İmam Hüseyin'in (a.s)

| |defa okundu : 574
İmam Hüseyin'in (a.s)
  • Post on Facebook
  • Share on WhatsApp
  • Share on Telegram
  • Twitter
  • Tumblr
  • Share on Pinterest
  • Share on Instagram
  • pdf
  • Çıktı al
  • save

1.      Şehitlerin Efendisinin Kevser Hayatı

İmam Hüseyin'in (a.s) Aşura gününe tekabül eden onurlu hayatının bir günü ile etkileşimimiz, bu büyük sonuca ve tüm dünyanın şahit olduğu bu mübarek etkilere neden oldu. Öyleyse, onun şerefli yaşamının 57 yılını değişik açılardan okursak ne olabilir?

2.      Hüseynî Islah Projesi:

İlâhî kanunların sonuncusu ve en mükemmeli olan İslam şeriatı, dinî imar ve ıslah ile yetinmemiş, onun kanunları ve hükümleri insanların tüm hayat alanları ve meselelerini içermiştir. Peygamberlerin mirasçısı ve mesajlarını taşıyan İmam Hüseyin (a.s), bu kapsamlı yeniden yapılanma projesinin tamamını ifade etmiş ve tüm bu alanlara değerli sözleriyle atıfta bulunmuştur.

Yeniden yapılanma ve dini ıslah alanında İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben bozgunculuk çıkarmak, makam talep etmek, fesat ve zulmetmek için Medine’den ayrılmadım. Ancak ceddimin ümmetini ıslah etmek, marufu emredip, kötülükten sakındırmak ve ceddim (s.a.a) ile babam Ali b. Ebu Talib’in (a.s) yolunu ihya etmek için kıyam ettim.” Hukuki yeniden yapılanma alanında şöyle buyurmuştur: “Ve sizi Allah'ın Kitabına ve Peygamberinin Sünnetine davet ediyorum, çünkü sünnet öldü ve sapkınlık yeniden canlandı ve sözlerimi duyarsanız ve emrime itaat ederseniz, sizi rüşt yoluna yönlendiririm.” Başka bir deyişle, bu zorbalar yasa ve hukuka uymayı engellemiştir ve İmam (a.s) onları, Kur’an’dan ibaret yasaya ve ona dayalı asil sünnet olan kanunlara çağırmaktadır.

Siyasi yeniden yapılanma ve imamlık, liderlik ve ümmet işlerinin yöneticiliğine hak kazananların nitelikleri hakkında ise şöyle buyuruyor:  “Ömrüme yemin olsun ki; imam, Kur’an’a göre amel eden, adaleti uygulayan, hakka çağıran ve Allah’ın zatında kendini sınırlayan kimseden başkası değildir.” Sonra İmam (a.s) meşru olmayan halk liderlerinin yöneticiliğinden kaynaklanan yıkım, ekonomik, sosyal, ahlaki ve dini yolsuzluk ve hak ve adalet kaybının nedenini değerlendirmiştir.

İmam Hüseyin (a.s) ardından ümmetin bütün bireylerine değişim sorumluluğunu yükler ve şöyle buyurur: “Allah'ı yasaklarına aldırmayan veya Allah'ın ahdini terk eden ve Resulullah'ın (s.a.a) sünnetine aykırı olan işler yapan ve Allah’ın kullarına kötü ve düşmanca davranan zalim bir sultan gören ve bunu sözü ve eylemi ile değiştirmeyen kimseyi layık olduğu yere sokmak Allah’ın hakkıdır.”  İmam Hüseyin (a.s) tahlilini şöyle sürdürmüştür: “Bunların şeytana itaati zorunlu kıldığını ve Rahman’a  itaatten yüz çevirdiğini, bozgunculuğu açığa çıkardığını, sınırları çiğnediğini, bundan yararlandığını, Allah’ın haramını helal ve haramını helal kıldığını öğrendiniz. Ben ise başkaları karşısında buna karşı koymada Allah Resulü’ne (s.a.a) olan yakınlığım nedeniyle daha öncelikliyim.” Başka bir nakilde ise şöyle yer almaktadır: “Allah’ın dinine yardım etme, şeriatını ve Allah’ın sözünü yüce tutmak için yolunda cihadı güçlendirmede başkaldırma noktasında ben evlayım.”

 

3.      Hüseynî Yardımın Sürmesi

Hz. Hüseyin (a.s), Aşura günü bana yardım edecek kimse yok mu derken, Allah’ın kalplerini mühürlediği isyankârlardan bir hidayete erme ve iyilik beklemiyordu. Aksine, bu sözün hedeflerine ulaşmasını desteklemek amacıyla zaman ve çağlar boyunca tüm nesiller için (a.s) karşısında başkaldırdığı, değiştirip yerine salih bir alternatifi ikame etmek istediği bozguncu gerçeklik ve zulüm kaldığı sürece yüksek bir çığlık olarak kalmasını istedi. O halde herkes bunu kendi açısı, konumu ve uygun bir tarzla desteklemelidir. Hüseynî şiarların ihya edilmesinin bazı biçimleri kimilerinden kabul edilebilir, kimilerinden ise kabul edilmeyebilir. Çünkü kabul edilmeyenlerden istenen şey başkadır. Buna dikkatlice özen gösterin.

 

4.      İmam Hüseyin'in Gerçek Zaferi

Hüseynî devrimin ilkelerinin somutlaşması ve hedeflerine ulaşılmasıyla, İmam Hüseyin'in (a.s) çağrısı (bir yardımcı var mı) hala yeryüzünde yankılanıyor. Burada kılıç ve benzerleriyle yapılan bir yardım istenmiyor. Çünkü ilahi kaza ve kader, onun ve ehli beytinin (a.s) şehitliği ile yerine getirildi. Bunun yerine, İmam (a.s) destekçilerinden, projesini gerçekleştirmesine ve ümmeti ıslah etme, iyiyi emretme, kötülükten sakındırma, sapık önderler ve adaletsizlik sultanların karşısında durma, insan ve cin şeytanlar ve tuğyan edenlerin esaretinden insanları kurtarma görevini tamamlamasına yardım etmelerini ister.

 

5.      Nasıl “Keşke Sizinle Olsaydık” Zümresinden Olabiliriz?

Hepimiz dilimiz ve vicdanımızla İmam Hüseyin (as) ve onun salih arkadaşlarına “keşke sizinle olsaydık ve büyük bir zafer/feyiz kazansaydık” diye sesleniyoruz. Biz masumların (a.s) yaşadığı çağda yaşamadığımız ve onlarla tanışmaktan onur duyan, zaferlerini kazanan ve ellerinde şehit düşen nesillerden olmadığımız için üzgünüz. Biz, Yüce Allah'ın adil olduğuna ve kullarını kendisine yaklaşması için eşit fırsatlar verdiğine inanıyoruz. O halde Yüce Allah bu nesli sevip fırsat verdi ve bizi bundan alıkoydu mu? Bu yerleşik gerçeğe aykırıdır. Peki, bizim buna uygun fırsatımız nedir? İyiliği emretme ve kötülükten sakındırma yükümlülüğünün yerine getirilmesidir. İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “İyiliği emretme ve kötülükten sakındırma yanında tüm hayırlı ameller ve Allah yolunda cihad, engin bir denizdeki damladan başka bir şey değildir.”