" RAMAZAN AYININ SON ON GÜNÜ İLE İLGİLİ BİR HATIRLATMA RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA "

| |defa okundu : 417
" RAMAZAN AYININ SON ON GÜNÜ İLE İLGİLİ BİR HATIRLATMA RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA "
  • Post on Facebook
  • Share on WhatsApp
  • Share on Telegram
  • Twitter
  • Tumblr
  • Share on Pinterest
  • Share on Instagram
  • pdf
  • Çıktı al
  • save
" RAMAZAN AYININ SON ON GÜNÜ İLE İLGİLİ BİR HATIRLATMA
RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA "
Mübarek Ramazan ayının son on günü, bu ayın ruhunu ve özünü oluşturmaktadır. Bu günler kulun, iyi işlerinin meyvelerini topladığı ve yüce Allah azze ve cellenin fazlı ve keremiyle elde ettiği meyvelerini ve sonuçlarını müşahede ettiği günlerdir. Bu günlerde yüce Allah azze ve celle kullarına çeşitli lütuflarda ve nimetlerde bulunur. Bu gün ve gecelerde serilen sofralarda var olan bereketler, ayın diğer gün ve gecelerinde serilen sofralardaki bereketlerden çok daha fazladır.
Onların yücelik ve büyüklüklerinin kanıtı için, bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinin bu gecelerden biri olması yeterli olacaktır. Yine yüce Allah’ın bütün ay boyunca ateşten azad ettiği kişiler sayısınca bu gecede azad ettiğini nakl eden rivayetlerde bahsedilen gece, son on gün içerisinde bulunmaktadır.
Bundan ötürü de bu son on gece, Allah Resulü (s.a.a) ve tertemiz İmamlar (a.s) nezdinde büyük bir öneme sahip olan ve ihya edilen gecelerdi. Halebi’nin İmam Sadık’tan (a.s) rivayet ettiği sahih hadiste Ebu Abdullah Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Resulü (s.a.a), Ramazanın son on günü gelince mescitte itikafa girerdi. Kendisine kıldan bir kubbe yapılır, önlüğünü yuvarlar ve yatağını katlardı.”
İmam Sadık’tan (a.s) O da atalarından (a.s) şöyle rivayet etmiştir: “Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Ramazan ayının son on gününde itikafa girmek, iki hacca ve iki umreye bedeldir.”
Açıktır ki itikaftan murad; ruhuyla ve özüyle olmasıdır. Yani bırakın günahlardan sakınmayı belki kişiyi yüce Allah azze ve celleden alıkoyacak her şeyden ilişkiyi kesmek demektir. Mümin kişi bunu bazen mescit dışında da gerçekleştirebilir. Yani kendi evinde veya çalışma yerinde de itikafa girebilir. Ama büyük camilerde girilecek olan ve en az üç günlük olacak olan itikaf, hem biçimsel hem içerik olarak daha faziletli ve şeriatın tercih ettiği itikaf türüdür.
Zaten bu minval üzere selef-i salih yüce Peygamberlerine (s.a.a) iktidada bulunmuşlar, bu günlerde sosyal ilişkilerini azaltmışlar, yaşantı biçimlerini değiştirmişler, Rabblerine ibadet etmeye daha fazla zaman ayırmak, ona münacatta bulunmak ve onları yüce Allah azze ve celleye daha fazla yakınlaştıracak amellerle iştigal etmek için zorunlu olmayan mübahları terk etmişlerdir.
Yüce Allah’ın, mümin kimsenin elde etmek için çabaladığı bu ek gönderiler aracılığıyla farkına vardığı ve yüce Allah tebareke ve tealaya ibadet etmede motive olduğu Ramazan ayının son on gününde kullarına bağışladığı ek ilahi lütuflar, diğer zamanlarda bağışladıklarından çok daha fazladır. Bu nedenle mümin kimse, onları yerine getirmek için diğer günlerde göstermediği bir himmet ve gayreti göstermektedir.
Sünen ve Müstahap kitapları, müminlerin kendileriyle ünsiyet bulacağı programlarla birlikte söz konusu gecelerdeki bazı amelleri zikretmişlerdir. Yüce Allah’a yakınlaşma talipleri, bu tür amellere iştiyak duymaktalar. Bunlar birçok başlık altında dile getiriliştir. Örneğin; Ramazan ayına ait genel ameller, son on güne ait ortak ameller, her geceye özel olan ameller... Bununla birlikte Kadir gecesi olma olasılığı olan geceler için ortak ve özel bazı ameller de ayrıca zikredilmiştir.
Aynı zamanda nefis muhasebesi, işlenen günahların hatırlanması, onlardan pişmanlık duyulması ve tövbe edilmesi, Allah sevgisi, vermiş olduğu büyük nimetleri karşısında eksiklik hissetme veya kulluk vazifesini yerine getirememekten dolayı utanç duyma gibi tüm yönleriyle yüce Allah tebareke ve teala ile olan ilişki hakkında düşünme gibi manevi ibadetlerden oluşan diğer ibadetlere de dikkat etmek gerekir. Var olan amelerden bazıları da nasihatlere ve kalbi yumuşatan öğütlere kulak verme, örnek alınmaları için Masum İmamların (a.s) vasiyetlerini ve salih kimselerin siyerlerini mutalaa etme, insanların ihtiyaçlarını giderme ve onları mutlu etmedir.
Yüce Allah tebareke ve teala mümin kişiyi Ramazan ayının son on gününe ulaştırdığında kendisinde oluşan ilk duygu, bu değerli günlere ulaştırmasından ve onu ölüler topluluğuna yani; ölümleri gelerek ecelin pençesine takılan ve bu mübarek gün ve geceleri idrak etme talihine nail olamayanlardan olmadığından dolayı yüce Allah’a nasıl şükredeceğinden aciz kalma duygusudur. Doğrusu her ne kadar Zilhicce ayının son on gün ve geceleri hakkında şu dua nakledilmiş olsa da: “İlahi! Bu günler ki sen onları diğer günlere üstün kılmış ve değer vermişsin, işte beni kendi minnetin ve rahmetinle onlara ulaştırdın. İlahi bereketlerini üzerimize yağdır ve bu günlerde nimetlerini bize genişlet.” ama Ramazan ayının son on gün ve geceleri, fazilet ve şükür bakımından bu günlerden daha evladır.
Ama maalesef bu gecelerde insanların genel durumunun gevşeklik ve kayıtsızlık olması talihsiz bir durumdur, dinçliği arttırmak, aktiviteyi ikiye katlamak ve kendini yüce Allah tebareke ve tealanın itaatine adamak için gerekli olanın aksine, hatta bazı insanlar Ramazan ayı boyunca Kur'an'ı okur ve Kadir gecesinde hatmini bitirdikten sonra artık Kur’an okumaz. Halbuki Ramazan ayının bütünü Kur’an'ın baharıdır. Evet, söz konusu bu ilgisizliğin birkaç nedeni olabilir:
1. Bu gecelerin yücelik ve üstünlüklerinin farkında olmama ve yüce Allah tebareke ve tealanın bu gecelerde amel edenlere hazırladıklarından gaflet etme.
2. Bayramı gözleme ve elbiseler alma, yemekler hazırlama ve toplu programlar düzenleme gibi hazırlıklara girilme.
3. Oruç farizasının getirdiği yorgunluk ve normal hayata dönüş konusunda kişide oluşan istek ve arzu duygusu.
4. Öğüt verme, irşad etme, yönlendirme, tebliğde bulunma ve dini şiarlara riayet etme gibi toplantıların son bulması, zira bu tür toplantı ve mahfiller, 21. gecede veya 23. gecede ve nadir olarak da 25. geceden sonra son bulmaktadır.
5. Televizyon programlarının büyük ölçüde eğlence, ahlaksızlık ve fısk-ü fücura yönelmesi durumu.
Bu ve buna benzer diğer nedenler insanlarda camilere gitmeye ve onları yüce Allah’a itaat etmeye sevk eden sözleri duymaya karşı isteksiz davramalarına katkıda bulunur.
Bu nedenle, bu geceleri karşılamada ve onları ihya etmede, çeşitli aktivitelerle gerekli yatırımı yapmalı ve bıkkınlığa düşmemeliyiz:
1. Camilere gitmeye devam etmeli, namazları cemaatle kılmalı ve görkemli toplu dualara katılmaya özen göstermeliyiz.
2. İtikaf ibadetini yapabilecek olanları bu konuda teşvik etmeli ve kendilerine yardımcı olmalıyız, zira bu günlerde itikafa girme, en büyük sünnetlerden biridir. Daha önce işaret ettiğimiz manevi itikafa dikkat etme ve nefsin kendini beğenme, insanlara karşı riyakarlık yapma ve gösterişte bulunma oyunlarına gelmeme konusunda çok dikkatli davranmakla birlikte şehirlerde kalanların bahsi geçen itikaf ibadetini büyük camilerde yerine getirmeliler. Doğrusu bu tür kamuya açık yapılan ibadetlerde veya aktivitelerde bu günahların içine düşme riskini artırmakta ve insanı fesada sevk etmeye yardım etmektedir.
3. Vaaz, irşad, yönlendirme, dini şiarları ihya etme ve toplu ibadetlerde bulunma gibi toplantılara devam edilmeli.
4. Nefsimizi, daha önce işaret ettiğimiz bazı ibadetlere alıştırma ve onlardan yararlanma konusunda terbiye etmeliyiz.
5. Yüce Allah tebareke ve tealaya duada bulunma ve ona yalvarmayı çoğaltmalı, ateşten kurtularak cennete girmekle kurtuluşa ermek için niyazda bulunmalı, İmam Mehdi’nin (a.f) bir an önce zuhur etmesi için yakarmalı ve hem İmam Mehdi’nin (a.f) hem de diğer müminlerin dünya ve ahiret ihtiyaçlarının giderilmesi için dua etmeliyiz.
6. Hangisinde oyunu, televizyon seyretme ve işsizler topluluğunda zaman harcama gibi kişiyi yüce Allah’ı zikretmekten alıkoyup gaflete düşüren oyun ve eğlencelerden kaçınmalıyız.
Evet, yüce Allah bizdeki ihlası ve toplu bir şekilde bu yöne doğru gittiğimizi gördüğünde üzerimizdeki belaları kaldıracak ve arzularımızın da ötesinde bize nimetler verecektir. Doğrusu Allah, hazineleri vermek eksilmeyen, çokça vermesi sadece O’nun cömertlik ve keremini arttıran kerim ve rahimdir.