Kur’an’ın Hayata Dönüşünde İlim Havzasının Sorumluluğu
Kur’an’ın Hayata Dönüşünde İlim Havzasının Sorumluluğu
Bu konuda birincil sorumluluğun öğrencileri, erdem sahipleri, hatipleri ve alimleriyle toplumsal bir kurum olarak şerefli İlim Havzasında olduğuna inanıyorum. Çünkü toplumun iyilik ve salahı, İlim Havzasının iyilik ve salahına, onun fesad ve sapkınlığı da Allah muhafaza, İlim Havzasının fesad ve yoldan çıkmışlığına bağlıdır. Allah Resulü’nden (s.a.a) gelen bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: صنفان من أمتي إذا صلحا صلحت أمتي وإذا فسدا فسدت أمتي “Ümmetimden iki kısım insan vardır ki; eğer onlar düzelirse ümmetim düzelir ve eğer onlar bozulursa ümmetim bozulur.” Denildi ki: “Ey Allah’ın Resulü (s.a.a) kimdir onlar?” buyurdu ki: “الفقهاء والأمراء Fakihler ve Yöneticiler.”[1]
Daha önce bazı kitaplarımda[2] da ifade ettiğim gibi Kur'an'ın İlim Havzasının çalışma müfredatında bulunmaması gerçekten talihsiz bir olaydır. Bu müfredat öyle bir biçimde hazırlanmış ki; talebenin, tahsilinin başlangıcından sonuna kadar Kur’an üzerinde derin araştırmalar yapmasına fırsat verilmemiş, bilakis sadece belirli bir gramer kuralına veya metodolojik bir araştırmaya veyahut fıkhi bir meseleye dair bir çıkarım yapması gerektiğinde Kur’an’a kısa bir göz atmasıyla yetinilmiştir. Böylece zihinsel araştırmaların sahnesi olmakta, kalbin gıdalanması ve ruhun tedavi edilmesi için kendisine başvurulmamakta. Kimi zaman havza öğrencisi fıkıh ve metodoloji konusunda yüksek bir rütbeye ulaştığı halde Kur'an'ın öngördüğü bir hayatı yaşamamakta, Kur'an'la etkileşim kurma ve O’nu bir ıslah etme mesajı olarak kabul etme deneyiminden yoksun bir biçimde hareket etmektedir. Günler ve haftalar geçer ama ayetleri okumak ve üzerinde düşünmek için Kur'an-ı Kerim'e temessük eden bir talebeyle karşılaşmazsınız, çünkü kendisi ve Kur’an arasında derin bir ruhsal bağ bulunmamaktadır. Halbuki eğer onu başkalarından müstağni kılacak gıda ve azığını bulsaydı, Kur’an’ı terk edemezdi. Malesef bu durum, hem Havza hem toplum için büyük bir felakettir. Hatta Kur’an’ı tam ve doğru bir şekilde tilavet edemeyen kimselere de rastlanılmaktadır.
Onurlu İlim Havzası’nın kuruluş felsefesini oluşturan temel mesajı, toplumu ıslah ederek yeniden biçimlendirmek ve onu yüce Allah tebareke ve tealaya yaklaştırmak olduğundan, üzerlerine düşen ilk görev Kur’an’ı anlamak ve onu uygulamaya çalışmaktır. Ünlü Sekaleyn hadisinin nassında da ifade edildiği üzere ümmet, Kur'an’ına temessük etmekdikçe, yönlendirmesiyle yönlendirilmedikçe ve ışığıyla aydınlatılmadıkça hayır ve esinliğe kavuşmayacaktır:
إني تارك فيكم الثقلين كتاب الله وعترتي أهل بيتي ما إن تمسكتم بهما لن تضلوا بعدي أبداً
“Ben size iki değerli emanet (sekaleyn) bırakıyorum. Allah’ın kitabı ve Ehlibeyt (İtret)’imdir. Bu ikisine bağlı kaldığınız müddetçe, benden sonra asla sapkınlığa düşmezsiniz.”[3]
[1]. Hisal, Ebvabu’l-İsneyn, h. 12.
[2]. Şerefli İlim Havzasının Hatiplerine ve Öğrencilerine Öğüt ve Tavsiyeler. Bu ciltte mevcuttur.
[3]. Daha önce kaynağı verildi.