Peygamber ve Ehlibeyti'nin (Allah hepsine salat eylesin) Kur’an'a Verdikleri Değer

| |defa okundu : 417
  • Post on Facebook
  • Share on WhatsApp
  • Share on Telegram
  • Twitter
  • Tumblr
  • Share on Pinterest
  • Share on Instagram
  • pdf
  • Çıktı al
  • save

Peygamber ve Ehlibeyti'nin (Allah hepsine salat eylesin) Kur’an'a Verdikleri Değer

Ehlbeyt’in (Allah’ın selamı üzerlerine olsun) Kur’an’a verdikleri değer maksimum derecedeydi. Öyle ki; İmam Seccad (Allah’ın selamı üzerine olsun) şöyle buyurmuştur: “Kur'an benimle olduğu sürece Doğu veya Batı'nın herhangi bir yerinde ölmem, beni kaygılandırıp tedirginliğe duçar etmeyecektir.”[1]

Allah Resülü (s.a.a), Kur’an okumakla emrolunmuştu:

[وَرَتِّلِ الْقُرْآنَ تَرْتِيلاً]

Kur’an’ı ağır ağır, tane tane oku.[2]

Allah tebareke ve teala, gece nafilesine devam ederek Kur’an’ı taşımaya hazırlanmasını emrederek şöyle buyurdu:

[إِنَّا سَنُلْقِي عَلَيْكَ قَوْلاً ثَقِيلاً، إِنَّ نَاشِئَةَ اللَّيْلِ هِيَ أَشَدُّ وَطْئاً وَأَقْوَمُ قِيلاً]

Şüphesiz biz sana (sorumluluğu) ağır bir söz vahyedeceğiz.  Şüphesiz gece ibadetinin etkisi daha fazla, (bu ibadetteki) sözler (Kur’an ve dua okuyuşlar) ise daha düzgün ve açıktır.[3]

Resul-i Ekrem (Allah ona ve Al’ine salat eylesin) sadece Kur’an’ı okumakla kalmaz, aksine Abdullah b. Mes’ud'dan kendisine Kur’an'ı okumasını isterdi. Abdullah ondan özür dileyerek şöyle deyince: “O sana indiği halde onu benden mi dinlemek istiyorsun ey Allah’ın Resulü?! Resul-i Ekrem (Allah ona ve Al’ine salat eylesin) şöyle buyurdu: “Evet, senden duymak isterim.” Bunun üzerine Abdullah, Kur’an okumaya başlar ve Allah Resulü’nün (Allah ona ve Al’ine salat eylesin) gözlerinde yaşlar akıverir. Böylece gözleri, kulakları, kalbi ve lisanı dahil bütün duyularının Kur’an’ın feyzinden yararlanmalarını arzuluyor, zira her bir organın marifet elde etmede takip ettiği yolun farklı olduğunu biliyor. Bu şekilde – O, yaratılanların en ekmelidir – bütün o sebeplerin, nezdinde bir araya gelmelerini diliyor. ‘Bir duyusunu – beş duyusundan birini - kaybeden, bir kısım bilgiyi kaybetmiştir.’ diye bir söz vardır. İşte bu nedenle bütün organlarıyla Kur’an’ın maarifinden istifade etmek istiyor. Zaten bundan dolayı da Kur’an’ın yüksek sesle okunmasının müstahap olduğu konusunda rivayetler nakledilmiştir.  Bu, Kur'an'ı dinlemenin ve Kuran'a bakmanın fazilet ve sevabı veya namazda ezberden okunanlarla ilgili aktarılan rivayetlerden farklıdır. Bu konuyu ilerde aktaracağımız hadis-i şeriflerde ele alacağız inşaallah.

Allah Resülü (Allah ona ve Al’ine salat eylesin) Kur’an ile etkileşime geçerdi. Resul-i Ekrem (Allah ona ve Al’ine salat eylesin) bir gün Etrafındaki Müslümanlara Rahman suresini okuyordu ve Müslümanlar da onu sessizce dinliyorlardı. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Onu cinlere okudum, doğrusu onlar sizden daha iyi dinleyicilerdi.” Dediler ki: “Nasıl yani ey Allah’ın Resulü?!” Bunun üzerine Allah Resulü (Allah ona ve Al’ine salat eylesin) şöyle buyurdu: “Ben  [فَبِأَيِّ آلاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ] O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?[4] Okuduğumda onlar şöyle derlerdi: ‘ey Rabbimiz, senin hiçbir nimetini yalanlamıyoruz.’ Aynı şekilde Yüce Allah’ın şu sözlerini her okuduğunda; [أَلَيْسَ ذَلِكَ بِقَادِرٍ عَلَى أَن يُحْيِيَ الْمَوْتَى]  Şimdi, bunları yapan Allah’ın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?[5] şöyle buyururdu: “Elbette ki yeter! Sen tüm eksikliklerden münezzehsin Allah’ım!” Zira O (Allah ona ve Al’ine salat eylesin), bu ayetleri satırlar aracılığıyla Yüce Allah'tan direk olarak dinlerdi. İlerde zikredeceğimiz üzere İmam Kazım'ın (Selam üzerine olsun) bir insana hitap edercesine Kur’an okuduğu rivayet edilmiştir. Allah Resulü (Allah ona ve Al’ine salat eylesin) temiz kalpli ve pak gönüllü bir gence Zumer suresini okuyordu. Surenin  [وَسِيقَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِلَى جَهَنَّمَ زُمَراً] İnkâr edenler grup grup cehenneme sevk edilirler.[6] Ve  [وَسِيقَ الَّذِينَ اتَّقَوْا رَبَّهُمْ إِلَى الْجَنَّةِ زُمَراً] Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk edilirler.[7] Ayetlerini okuyunca genç, birden bir çığlık attı ve oracıkta can verdi. Allah Resulü’ne (Allah ona ve Al’ine salat eylesin) İnsan suresi inince ayetleri okumaya başladı. O esnada yanında siyah derili bir adam vardı. Cennetle ilgili vasıfları anlatan ayetlere gelince adam öyle bir feryad attı ki oracıkta ruhunu teslim etti. Bunun üzerine Allah Resulü (Allah ona ve Al’ine salat eylesin) şöyle buyurdu: “Arkadaşınız, cennete olan şevkinden dolayı can verdi.”  İşte bu insanlar aşağıdaki ayet-i şerifenin nitelendirdiği kişilerdir:

[الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَتْلُونَهُ حَقَّ تِلاَوَتِهِ أُوْلَئِكَ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَمن يَكْفُرْ بِهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ]

Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler, onu gereği gibi okurlar. İşte bunlar ona inanırlar. Onu inkâr edenlere gelince, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.[8]



[1]. Kafi, c. 2, s. 602. 

[2]. Müzzemmil, 4. 

[3]. Müzzemmil, 5-6.

[4]. Rahman, 13. 

[5]. Kıyamet, 40.

[6]. Zümer, 71.

[7]. Zümer, 73.

[8]. Bakara, 121.