İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar - Bir Model Olarak Eşcinsel Evliliklerin Yasalaşması

| |defa okundu : 795
  • Post on Facebook
  • Share on WhatsApp
  • Share on Telegram
  • Twitter
  • Tumblr
  • Share on Pinterest
  • Share on Instagram
  • pdf
  • Çıktı al
  • save

 

Yüce Allah’ın Adıyla

İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar[1]

Bir Model Olarak Eşcinsel Evliliklerin Yasalaşması

BBC kendi sayfasında[2] sağlık konularındaki editörünün raporunu yayınladı (Yaşla birlikte sperm, genetik hatalara daha yatkın hale gelir ve otizm, şizofreni ve diğer hastalıklar riskini arttırır) ve İngiltere Dundee'deki Abertay Üniversitesi'nden profesör Kevin Smith'den alıntı yaptı. (Hastalık riskindeki küçük artışın bir bütün olarak halk üzerinde önemli bir etkisi vardır ve toplumda bizi ilgilendirmesi gerekir. Etki gerçek ve açıktır. Ebeveyn yaşı ve bunun yeni nesil çocuklar üzerindeki etkisi daha ciddiye alınmalı).

      Bu haberi okuduğumda aklıma birkaç şey geldi:

1-     İslam yasalarının azameti ve içindeki sırlar: Çünkü bu haber, benliğin bağışıklığı ve stabilitesi, sorumluluk bilincini artırmak, ve dünya ile ahret saadetini elde etmeye yardımcı olması gibi diğer faydalara ek olarak sağlıklı ve güçlü bir doğum yapmak için erken evliliği teşvik etme bilgeliğinin bir yönünü ortaya koyuyor.  İmam Bakır (a.s), Allah Resulü’nün (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakletmektedir: “İslam’da Allah nezdine evlilikten daha sevimli bir şey inşa edilmemiştir.”[3] O halde evlilik inşasına katkıda bulunmak, mescit de dahil olmak üzere diğer dinsel müesseseleri inşa etmekten Allah nezdinde daha sevimlidir. Çünkü bu nesilden nesile, zuhur çağına kadar her zaman işleyen ve genişleyen bir projedir. Bu evliliğin bereketiyle İmam’ı (a.s) desteklemek için binlerce kişi senin vesilenle ortaya çıkacaktır. Hiç kimse evlilik projelerini teşvik etmede, işlerini kolaylaştırmada ve bu hususta meşru yollardan harcama yapmada kusur etmemelidir.

2-     Batı'nın deliliği ve bilimsel ve teknolojik kuvvete rağmen düşüncesinin sığlığı: İçgüdü ve dinin çağrısına yanıt vermek ve de erken evlilik ve üreme çağrısı yapmak yerine evlilik ertelenirse, bu kötü üreme ve hastalık olasılığından kaçınmanın çözümü nedir? Rapor söz konusu biyoloktan alıntı yaptı: “18 yaşındaki gençler spermlerini dondurmalı ve daha sonra yetişkinlikte üreme riskini önlemek için kullanmalıdır. Sperm bankaları mevcut olmalıdır.” Bu önerinin "Tıp Etiği" adlı bir dergide yayınlanması garip. Onlar hangi etiğe çağırıyorlar?

        Raporda, Sheffield Üniversitesi’nde androloji profesörü olan Allen Pacey’den alıntı yapıldı: “Bu uzun zamandır duyduğum en saçma önerilerden biri.” Saçma olmasının yönleri şunlardır:

A.      Çünkü çoğu erkeğin spermi donmaz, bu sperm donörlerinin eksikliğinin sebeplerinden biridir. Öyleyse, spermini 18 yaşında donduran ve tekrar kullanmak için geri getiren kimse, karısının IVF veya daha fazlasına maruz kalmasını gerektirir.

B.      Sperm korumanın ekonomik maliyetinin yılda 150-200 £ olduğu tahmin edilmektedir.

C.      İngiliz Doğurganlık Derneği başkanı Bay Ball Ballin, donmuş sperm verimliliğinin yenisinden daha düşük olduğunu ve bunun IVF'ye dayandığını belirtti. Başka bir deyişle, teknoloji bir çocuğu garanti etmediği için üreme yanlış bir güvenlik hissi veren yapay bir süreçtir.

3.     İlmi bir önceliği ve Allah Resulü’nün (s.a.a) ilim kapısı olan Müminlerin Önderinin (a.s) menkıbesini hatırladım. Bu menkıbe, bu ilmi keşif ile ilintilidir. İmam Sadık (a.s) şöyle nakletmektedir: “Yaşlı bir adamla evli olan bir kadını Ömer’in yanına getirdiler.  Yaşlı adam cinsel ilişki içindeyken kadının göğsünde ölür ve o kadın hamile olup bir oğlan dünyaya getirir. Ölen kişinin evlatları, oğlanın kendi babalarının çocuğu olmadığını iddia eder ve bu hususta bir takım şahitleri delil gösterirler. Ömer kadının taşlanmasını emreder. Yolda Müminlerin Önderine (a.s) rastlarlar ve kadın Ali’ye (a.s) dönüp ey Allah Resulü’nün (a.s) amcası oğlu, bana zulmedildi ve bu benim delilimdir, der. Ali (a.s), nedir o der? Kadın bir mektubu Ali’ye (a.s) verir ve o da onu okuyup şöyle der: Bu kadın evlilik günü, ilişki zamanı ve kocasının nasıl ilişkiye girdiği hakkında ve tüm hususlarda sizi bilgilendirmektedir ve şimdi onu gönderin. Sonraki gün Ali (a.s), o çocuğu ve yaşıtlarını toplar ve oturarak oynamalarını söyler. Onlar oynamaya ısınmışken kalkınız ve doğrulunuz diye seslenir. Herkes kalkar ve doğrulur. Lakin o çocuk ellerini yere koyar ve ellerinin yardımıyla kalkar. Bunun üzerine Ali (a.s), onun yakınlarını akrabalarını çağırır, onu varislerden karar kılar ve kadına iftira atan kardeşlerine de iftira haddi uygular. Ömer, sen nerden bunu bildin ve bu işi yaptın diye sorar. Ali (a.s) da çocuğun ellerinin yardımıyla yerden kalkmasında babasının zayıflığını gördüm ve tanıdım, der.[4]

Bu, mevzuatının üstünlüğü, imamlarının ve liderlerinin azametini yansıtan İslam'dır. Düşmanları bunu fark etmiş, Müslümanların faydalandıkları büyük nimetin farkına varmış ve onların ihmallerini, aptallıklarını ve cehaletlerini bilmiştir.  Onlar, teknik ilerleme için yüzlerini boyasalar da İslam ve Müslümanlara komplo kurmaktan hiç kaçınmadılar ve bu büyük nimetten alıkoymak için onlara karşı savaş açtılar. Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler.” (Bakara/217). Bazen askeri savaşlar ve diğer çarpıtma, manipülasyon, alay, aldatma yöntemleriyle, bazen yolsuzluk ve sapmayı yayarak ve bazen de Müslümanlar İslam’ı konuşmaktan utansın diye el-Kaide ve IŞİD gibi İslam adına itici modeller üreterek bunu yapmaktadırlar. Bütün bunlar kıskançlıktan dolayı Müslümanlara büyük İslam lütfundan vazgeçme konusunda baskı yapmak için yapılmaktadır. Kıskançlık hak edenin nimetten mahrum kalmasını ve bazen de onu yok etmek için çabalamayı gerektirir.  “Ehl-i kitaptan çoğu, hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek istediler.” (Bakara/109). “Yoksa onlar, Allah'ın lütfundan verdiği şeyler için insanlara hased mi ediyorlar?” (Nisa/54). O halde üstünlük, İslam, Kur’an, Peygamber ve onun masum ehli beytindedir. Onların bereketi çoktur.

         Alçalmalarının son tezahürünü duymuş olabilirsiniz: ABD Yüksek Mahkemesi, 26 Haziran 2015 Cuma günü, ABD’deki eşcinsellere, ABD Başkanı Obama’nın Amerika ve sevgi için bir zafer olarak tanımladığı bir hak verilmesi gerektiği kararını verdi. Amerika dünyanın süper gücü olduğunu ve gücüyle dünyaya hüküm ve önderlik edebileceğini iddia ediyor . Bunun etkilerini izleyen ABD’nin gücünden etkilenen birçok kimse var. Bundan dolayı, birkaç ülkede milyonlarca kişi bu zaferi kutladı.

İnsan fıtratı ve içgüdülere aykırı olması nedeniyle barbar hayvanların bile yapmakta isteksiz oldukları şeyleri yaparak övündüklerini gördüm. Onlar hayvanlığın altına düştüler ve karanlık cehalete geri döndüler. “(Bu ilâhî ikazdan sonra hâla) siz, ille de kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşacak mısınız? Doğrusu siz, beyinsizlikte devam edegelen bir kavimsiniz!” (Neml/55). Bu, Yüce Allah’ın şu ayetinin göstergesidir: “Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar.” (Furkan/44).

Özgürlüğük, Allah’ın kullarına verdiği kutsal bir haktır. Ancak bu, şehvetin peşinde giderek ve rasyonel yasaların dışına çıkarak kaos yaratma anlamına gelmez. Bu güzel kavramı,  nefret dolu davranışlarıyla kirlettiler. Ölümcül bulaşıcı bir hastalığı olan bir kişinin toplumda istediği gibi hareket etmesine, diğerlerini kirletmesine ve hasta etmesine izin verilmesi özgürlük müdür? Yoksa ahlaki ve sosyal hastalıkların fiziksel olanlardan daha ölümcül olmasına binaen böyle bir kişinin tedavi edilene kadar karantinaya alınması ve tedavi edilmesi gerekmez mi?

Bu karar, onu yayınlayanlar, kabul edenler ve susarak destekleyenler için bir utanç vesilesidir. Büyük yaratıcımızın önünde utanıyor ve mahçubuz. Biz yakınımızda olan bir grup insanın bu dehşetli hatayla sınırlarını aştıklarını gözlemliyoruz. Biz Allah’ı yüceltiyoruz ve O’nu zalimlerin yaptıklarından  tenzih ediyoruz. 

Öyleyse ey dostlar İslam'a sarılın, bağlılığınızı sürdürün, başınızı dik tutun ve sizi hidayete erdirdiği için Allah’a şükredin. 



[1]. Muhterem Yakubi’nin (gölgesi esirgenmesin), 8/7/2015 gününe denk düşen 21 Ramazan 1436 Çarşamba akşamı Müminlerin Önderi Ali’nin (a.s) şehit olması üzerine (a.s), kendisine taziyeye gelen büyük bir ziyaretçi gruba yaptığı konuşmadır.

[2]. Tarih: 25/6/2015 - 8 Ramazan / 1436

[3]. Vesail’uş-Şia, Kitabu’n-Nikah, Ebvabu mukaddimatihi, bab. 1, h. 4.

[4]. El-Kafi: 7/423/7, Tehzib’ul-Ahkam, 6/306/850. Her ikisi de Ebi’s-Sebah el-Kenani’dendir. Men La Yehziruhu el-Fakih: 3/24/3254, el-Asba’ b. Nebate’dendir. El-Menakib li ibn. Aşub: 2/369. Her ikisi de masuma isnat edilmemiştir.