Merhum Şeyh Asıfi: Amel Eden Bir Alim Örneği

| |defa okundu : 782
  • Post on Facebook
  • Share on WhatsApp
  • Share on Telegram
  • Twitter
  • Tumblr
  • Share on Pinterest
  • Share on Instagram
  • pdf
  • Çıktı al
  • save

Yüce Allah’ın Adıyla

Merhum Şeyh Asıfi: Amel Eden Bir Alim Örneği

Allah’tan geldik ve O’na dönücüleriz. “Çünkü Allah, (kötülükten) sakınanlar ve güzel amel edenlerle beraberdir.” (Nahl/128). Bugün, dinsel ilmî havzalar, ilim ve amel boyutunda görevini elli yılı aşkın bir süredir sürdüren adamlardan birini yitirmenin acısını yaşıyor. Bu şahıs, Ayetullah Merhum Şeyh Muhammed Mehdi Asıfi’dir (Allah derecesini yükseltsin).

       Merhum, gençliğinin başından beri üstadı müçtehit merhum reformist Şeyh Muhammed Rıza El-Muzaffar'in (Allah zatını kutsasın) fikir ve projelerinden etkilenerek ilim havzası ve toplumda reform bayrağını taşıdı. Bunun etkisi, üstadı Muzaffer’in 1963 yılındaki vefat yıldönümü nedeniyle “Necef Ekolü ve İçindeki Reformist Hareketin Gelişimi” başlığıyla yayınlamış olduğu kitaba aksetmiştir. Onun üstadına olan duygusal ifadesi geçici değildi. Yirmili yaşlarının ortasındayken (1939 doğumlu) çığır açan bir tez sunmuştu ve ben sürekli dinî ilimler öğrencilerine ondan istifade etmeleri tavsiyesinde bulundum.

O (Allah rahmet etsin) bağışlamada farklı ve akranlarından önce gelirdi. Babam Şeyh Musa (Allah rahmet etsin) 1963’te Necef’de İman dergisini yayımlayıp ilk konusunu kutlu doğumunun on üçüncü yüzyılı vesilesiyle İmam Sadık’ın (a.s) anısına adadığında, Şeyh Asıfi’nin katılımı taklide dayanmıyordu. O, “İmam Sadık (a.s) Okulu'ndaki Gelişme Faktörleri” konusunda asil bir katılım sergilemiştir. Bu kutsanmış adamın yazılarına dikkatimi çeken ilk şey buydu. Kendisi, dergide yayımlanmadan önce babamın dergide yazılanları incelemesine yardım ediyordu.

Yaşamını, Yüce Allah'a, O’nun doğru dinine, yüce kelimesini yükseltmek için cihat etmeye çağırmaya ve de ümmeti İslami proje ve kutsal liderlik konusunda ikna etmeye adadı. Onun başlıca kitapları imamet ve İslam şeriatının sırları ve insan hayatında dinin rolü hakkındaydı. Şeyh Asıfi,  uygun bir alternatif ve İslam devleti sistemi ve hareketini ikame etmek için siyasi parti çalışmalarına katılma gereğini hissetti. 1968’de Irak’ta iktidara gelmeleri üzerine Baasçı cellatların hedef aldığı listenin başındaydı ve Irak’tan ayrılmak zorunda kaldı.

Birçok İslam ülkesinde yaşadı ve dünyanın pek çok ülkesine seyahat ederek Yüce Allah'a ve İslam projesini ve Müslümanların birliğini canlandırmaya çağırdı. Bir yıldan fazla bir süre önce Caferi fıkhına dayalı kişisel statü mevzuatı engellendiğinde şok olduğunu unutmam. Bu onun din konusundaki hassasiyet ve sorumluluk duygusunu gösteriyordu.

Bu süre zarfında, bilimsel, entelektüel ve aktivist yaşamından vazgeçmedi. İslam projesi bağlamında devlet inşası ve yönetimi ile ilgili fıkhî meselelerde uzmanlık dersleri verdi ve tefsir, akaid, ahlak, masum imamların biyografisi, siyaset ve toplum gibi çeşitli İslami bilimler alanlarında kaydedilmesi ve sayılması zor olacak kadar broşürler ve kitaplar yayınladı. Kendisi, İslam ümmetinin, özellikle gençliğin önemli ve net bir yardımcısı olarak kaldı.

2003 yılında Saddam putunun devrilmesinden sonra Irak'a döndü ve yıllar önce siyasi parti çalışmalarından el çektikten sonra kendisini insani ve entelektüel çalışmalara ve Ehli Beyt (a.s) öğretilerini yaymaya adadı. Cihadına devam etti ve ileri yaşına ve hastalıklarının çokluğuna rağmen, bu onu mücahidleri teröristlere, tekfircilere, uygarlık ve insanlık düşmanlarına karşı savaşlarda denetlemekten alıkoymadı.

Ben onu insanların makam  tutkusuna aldırış etmeyen borçlu biri olarak tanıdım. Kendisi liyakat taşısa da dinsel ve siyasal ünvanları içeren sahte iddialar onu kandıramadı. Merhum başkalarının dünya metaına rağbet ettiği yerde  zühtü seçti, basit ve mütevazi bir yaşamı vardı ve onunla yaşayan herkes bunu biliyordu. Seyahat sırasında bile oruç tutacak kadar çok oruç tutardı ve bunu adak adayarak düzeltirdi. Karşılıklı ziyaretlerimizden birinde, kendisine görüş ayrılıkları ile ilgili fıkıh ansiklopedisinden yolcunun oruç tutması hakkında bir kitap verdiğimi ve kendisinin ilk olarak ümit besleyerek olsa da yolculukta Ramazan orucunu adak ile düzeltilebileceğine dair soru sorduğunu hatırlıyorum. 

Allah onu İslam ve ehliyle ve ihsan edicilerin en güzel ödülü ile ödüllendirsin ve vefat eden bu fakihin takdim ettiği şeyleri müminlerin yararlanacağı sürekli bir sadaka kılsın ve rahmetini ona yağdırsın. Yüce Allah’tan ilim havzalarını ve İslam ümmetini faydalı ilim ile salih ameli birleştirenlerden eylemesini ve rüşt yoluna yönlendirmesini dilerim.

 

Muhammed Yakubi – Necef-i Eşref

16 Şaban/1436          04/06/2015