Musul'un Düşmesinden Bir Yıl Sonra: Birleşik, Müreffeh Bir Irak Umudu Sürüyor
Yüce Allah’ın Adıyla
Musul'un Düşmesinden Bir Yıl Sonra: Birleşik, Müreffeh Bir Irak Umudu Sürüyor[1]
Tekfir, gerici ve terörist güçler tarafından Musul'un alınmasından bu yana bir yıl geçti ve şehir hala esirdir. Hatta başka önemli şehirler ve engin topraklar da düştü, milyonlarca insan yer değiştirdi, kadınlar satıldı, medeniyet yok edildi, hayat bütün yönleriyle mahvoldu, musibetler meydana geldi ve felaketler devam etmektedir. Şimdiye kadar, iktidar güçleri cesur bir profesyonel orduyu yeniden inşa edemedi, ulusal üniter bir proje kristalleşmedi ve anlaşmazlık ve parçalanma dışında üzerinde birleşilmiş bir pozisyon ortaya çıkmadı. Oysaki Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider.” (Enfal/46). İşte Irak'ın rüzgar ve gücü. Gücü, dünyanın her yerinden toplanan kandırılmış maceracı çocuklar tarafından parçalanıyor. Soruşturma komisyonları şimdiye kadar Musul'un nasıl düştüğünü, nedenlerini ve sorumluluğunu bulamadı. Kamuoyu ve tarihe ise asla açıklayamadı. Siyasi anlaşmalar tümüyle bunu engelliyor gibi.[2]
Yurtiçi ve yurtdışındaki herkesi terörizmi reddetme ve onunla mücadele etmeden bahsettiğini gördük, ancak –Yüce Allah’ın lütufta bulundukları dışında - herkes terörizmi destekliyor ve bir şekilde ona maddi veya manevi olanakları sağlıyor. Yahut eğer bir aktör onunla çatışıyorsa, kendi çıkarlarına zarar vermesinden ötürü bu alanda onunla ayrılıklara düşmekte, ancak onun çıkarlarını karşıladığı başka bir alanda onu desteklemektedir. Bugün karşı durduğuna dün destek vermekteydi. Belirli bir durumda onunla mücadele etmekte lakin başka bir durumda onu desteklemektedir. Sonuç olarak, hepsi terörizmi güçlendirmeye, etkisini genişletmeye ve küresel ağını büyütmeye katkıda bulundu. Terörist gruplar, şimdiye kadar ulaşmış olduklarına ancak bu küresel çok yönlü desteğin neticesinde ulaştılar. Bunların hepsi, kendilerinin aptallığı ve dar görüşlülüğündendir. Terörizm barbarlığı ve cehaleti, tüm insani ve medeniyetsel ilkeleri inkar ettiği için hiçbir şekilde çıkar elde etmenin bir aracı olarak görülemez.
Bu yıl, yalnızca inanç, vatan ve tüm insanlara sevgi ile dolu misyon sahibi gençlerin aidiyetlerini göz önünde bulundurarak atılımına dair parlak bir işaret gördük. Bu felaketin ilk gününden beri aradığımız seferberliktir. Çünkü onların fedakarlıkları, azimleri ve cesaretleri, devletin çöküşünü, bölünme ve sabotaj gündemlerinin uygulanmasını engelleyen aşılmaz bir settir.
O zaman söyledik ve toplumsal barışa ve ekonomik refaha yol açan siyasi reformun eşlik etmediği sürece, yalnızca askeri bir çözümün yeterli olmadığını yine tekrar ediyoruz. Bu, bazılarının tekel ve zalimlikten el çekmesini ve bazılarının da insaf ve sabırlı olmasını gerektirmektedir. Bu, Irak halkının bileşenlerini etkileyen dini, siyasi ve sosyal liderler arasında açık, şeffaf ve akıllıca bir iletişim yoluyla yapılır.
Bu diyalog ve iletişim aşağıdakiler de dahil olmak üzere herkes tarafından kararlaştırılan ilkelere dayanmalıdır:
1. Irak'ın bir ülke ve toprak olarak birliğine inanma ve vatandaşlık ve Irak'a ait olma bakımından tüm bireylerin eşit hak ve görevlere sahip olması.
2. Siyasi bir otorite sıfatıyla anayasa ve demokratik bir mekanizma olarak seçimler ve devlet kurumları gibi halkın gerçekleştirmek için fedakarlık yaptığı siyasi sürecin başarılarına saygı gösterilmelidir. Herhangi bir reform ve değişiklik talebini halkın çoğunluğunun onaylaması için bu anayasanın güvence altına aldığı mekanizmalar kanalıyla olması gerekmektedir. Sıfır hattına geri dönüş talep etmek mantıksızdır, çünkü bu halkın fedakarlık ve iradesinin kaybıdır.
3. Hak elde etme noktasında adil ölçülerin ötesine geçen kazançları tahsil etmek için siyasi şantaj, terörizm ve diğer sorunları reddedmek ve anayasaya aykırı tüm araçları dışlamak gerekir.
4. Ülkenin sivil ve askeri liderliklerinin seçiminde ulusal ve profesyonel kontrolleri, bütünlüğü ve yetkinliği gözlemleyin ve devletin ve kurumlarının sağlam ve benzeri ilkeler temelinde inşa edilmesini düzeltmeye çalışın.
İktidardaki siyasal sınıfın çoğunun hayal kırıklığına ve ümitsizliğine rağmen, güvenlik ve istikrarı olan, ehlinin iyilik, bağış ve yakınlık üzerinde birleştiği ve saadet ve rafaha kavuştuğu yeni bir Irak'ı yeniden üretmek için yeterince umudumuz var. Bu Yüce Allah için zor değildir. Dar çıkarları ve şeytani planlarına ulaşmak için yakın ve uzaktaki aktörlerin oluşturduğu zorlukları ve engelleri bilmemize rağmen, hakikatin sesi yüksek, hak kalıcı ve batıl gidicidir.
Muhammed Yakubi – Necef-i Eşref
10.06.2015
22 Şaban 1436
[1]. Komisyon bu raporu doldurup, sanıkların adlarını ve suçlamalarını kayıt edip Parlamentoya sununca, cumhurbaşkanlığı onu Yüksek Yargı Konseyi'ne devretti. Bu yasal bir suçtur çünkü dava askeridir. Buna bakmak, sivil mahkemelerinin yetki alanı dahilinde değildir ve siyasi baskılar, anlaşmalar, karşılıklı tehditler, dinî ve dış yönlerin müdahalesi sonrasında dosya kapatıldı ve kimse hakkında konuşmadı.
[2]. Musul'un düşüşünün ve muhterem mercii Yakubi’nin silahlı kuvvetlerin yanında daha önceki bir konuşmasında özelliklerini belirttiği bir inanç ordusu kurulması ihtiyacını ilan etmesinin birinci yıldönümü vesilesiyle yayınlanan bildiridir.