Zuhur Zamanında Bilişsel Tekâmülün Öncülü: Açık Dinî Üniversite

| |defa okundu : 509
  • Post on Facebook
  • Share on WhatsApp
  • Share on Telegram
  • Twitter
  • Tumblr
  • Share on Pinterest
  • Share on Instagram
  • pdf
  • Çıktı al
  • save

Yüce Allah’ın Adıyla

Zuhur Zamanında Bilişsel Tekâmülün Öncülü: Açık Dinî Üniversite[1]

Mübarek zuhur asrı bütün alanlarda toplumun tekâmülüne tanıklık edecektir. Dinsel alan bağlamında İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: “Müşrikler istemese de yüce Allah onun (Mehdi) ile dinini açığa vuracak ve yeryüzünde imar edilmemiş bir yer kalmayacaktır.”[2]

Siyasi alanda yeryüzünü adaletle dolduracak ilahi bir devlet kurulacaktır. Nitekim mütavatir rivayetler bunu belirtmiştir. Bu cümleden olmak üzere Hz. Peygbamber’in (s.a.a) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Dünyanın sonlanmasına bir gün kalsa bile, soyumdan bir erkeğin çıkıp zulümle dolmuş dünyayı adaletle doldurması için Allah o günü uzatır.”[3] İnsanlığın arzuladığı şey, hak ve adaletin egemen kılınması ve tüm zulüm ve düşmanlığın ortadan kaldırılmasıdır. “Zalimlerin kökünü kazımaya hazırlanan nerededir? Yanlışları ve sapmaları ortadan kaldıracak beklenen nerededir? Zulüm ve adaletsizliği yıkmak için ümit edilen nerededir?”[4]

Onun lütfu sayesinde emniyet ve istikrar tam derecesine ulaşacaktır. Bir hadiste İmam Sadık’tan (a.s) şöyle nakledilmiştir: “Kıyam eden kalktığında adaletle hükmedecek, onun zamanında zulüm ortadan kalkacak ve kendisiyle yollar güven içinde olacaktır.”[5] Aynı şekilde İmam Bakır’dan (a.s) da şöyle aktarılmıştır: “Doğudan batıya zayıf yaşlı biri gitmek ister ve kimse onu rahatsız etmez.”[6]

Ekonomik ve geçim alanında, Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle nakledilmştir: “Ümmetim Mehdi zamanında kesinlikle benzerini daha önce tatmadığı şekilde nimetlendirilecektir. Gök onlara cömertçe yağdıracak ve yer bitkilerden istenen her şeyi bitirecektir.” Ve şöyle buyurmaktadır: “O zaman yeryüzü hazinelerini açığa çıkarır, bereketini gösterir. Zenginliğin bütün müminleri kapsaması nedeniyle hiç kimse sadakasını vermek ve iyilik yapmak için bir muhatap bulamaz.”[7] İmam Bakır’dan (a.s), yerin altındaki dünya malları onda toplanır ve kendisi onları ortaya çıkarır. O halka şöyle der: Ulaşmak için yakınlarla ilişkilerinizi kestiğiniz, kanlarınızı döktüğünüz ve Allah azze ve cellenin haram kıldıklarını işlediğiniz şeye gelin. Sonra onlara daha önce hiç kimsenin vermediği bir şey verir.”[8]

Bilişim ve bilimin gelişimi alanında ise İmam Bakır’dan (a.s) şöyle nakledilmiştir: “Onun zamanında kendi evinde yüce Allah’ın kitabı ve Allah Resulü’nün (s.a.a) sünnetiyle yargıda bulunacak düzeyde kadınlara hikmet verilecektir.[9] Hadis-i şerif kadın örneğini vermiştir. Çünkü kadın, (bedensel olarak) zayıf ve dayatılmış toplumsal kısıtlılıklar nedeniyle bilim, marifet ve kültür kaynaklarına uzaktır. Bununla birlikte kadın, kitap ve sünnete göre fetva verecek, anlaşmazlıklarda belirtilen iki kaynağın hükmünce yargıçlık yapacaktır. Aynı şekilde kadın kendi evinde fıkıhta içtihat ya da ona yakın bir düzeye ulaşacaktır. Bu, toplumun faydalanacağı bilişsel ve bilgisel gelişmeyi açığa çıkarmaktadır.

Lakin bu yüksek düzey zuhur çağında toplumda ol dediğinde olan mucize gibi aniden ve bir çırpıda hâsıl olmaz. Toplum bu düzeye yoğun hazırlık ve derinlemesine eğitimden sonra ulaşır. Çünkü bilimsel olarak bu yüksek hikmet ve düzey, onu taşıma liyakatinde olmayan bir cahile verilmez. Bu, bize hazırlanma, mübarek zuhur ve yakınlığı hususunda büyük bir sorumluluk getirir; çünkü bu hazırlıkta ne kadar ilerleme kaydedersek, daha fazla vaat edilen güne yakın oluruz.

Faydalı ve mübarek bir amel gibi bu hareketlilik ve canlılık, İmam Mehdi (a.s) önermesine iman etmenin ve herhangi bir zamanda onun zuhur edeceğine umut beslemenin semerelerindendir. Bu umudumuz ve bu gayemiz olmasaydı, hareket ve eylem için katalizör olmazdık.

Bu aynı zamanda müstekbirler ve uşaklarının İmam Mehdi (a.s) inancını yalanlamak ve sorgulatmak için yapmış oldukları zalimane ve uzun soluklu kampanyaları açıklar. Onlar kendi esef verici şüphe ve kuşkularını pazarlayan Müslümanları musahhar kılmakta ya da İmam ve davasıyla ilişkili olduğunu iddia eden ve Mehdilik isimlerini taşıyan kötü modeller geliştiriyorlar. Onların hedefi, mahrum ve mustazafları bu umuttan mahrum kılarak caydırmak, umutsuzluğa, hayal kırıklığına, teslim olmaya yönlendirmek ve böylece zalimlerin ve müstekbirlerin hegemonyasını korumak ve değişim umudunu yok etmektir.

O halde bizler bu projeleri etkisiz kılmalı ve mübarek zuhurun yakınlaşması ve tüm alanlarda hazırlanmak için kararlı bir azim ve uzun soluklu bir hareket ile yürümeye koyulmalıyız. Bu alanlardan biri, başta dinsel öğretiler olmak üzere bilimsel ve kültürel alanlardır. Şüphesiz Necef-i Eşref’teki ilmî havzalar, bilimsel seminerler, değerli yazarlar, faydalı dersler ve diğer etkinlikler ile bu alanlarda övülecek bir rol oynuyorlar.

Ancak bunun toplumdaki bilim ve bilgi tabanını genişletmek için yeterli olmadığını gördük. Çünkü halktan ilim talebiyle Necef'e gelen insan sayısı yaklaşık on bin kişiden bir kişidir.  Bu oran gerçekten çok azdır. Sadr Üniversitesi’nin şubeleri ve ona eklemlenen binlerce diğer dini medreselerin aracılığıyla çevre illerde ilim havzalarını yayılmasına yöneldik. Ancak sayı, hala küçük ve kutsal zuhur çağındaki bilimsel ve bilişsel tekâmüle hazırlanma düzeyinde değil.

Bu nedenle, hizmetlerini sosyal ağ siteleri, internet ve mobil uygulamalar aracılığıyla sağlayan, bir grup nitelikli profesörün ilgilenenlerin çalışmasına rehberlik edeceği ve her aşamadaki çalışma ve müfredat programlarını belirleyip bunları açıklamak ve açıklığa kavuşturmak için profesörlerin ders kayıtlarının tam olarak kaydedilmesini sağlayan Açık Din Bilimleri Üniversitesi’ni kurmaya kılavuzluk ediyoruz. Böylece Allah’ın lütfuyla iki cinsten arzulayan kişiler yüce Allah’ın izniyle evlerinde derslerini okuyarak kutsal zuhura hazırlık yapabilirler.

Aynı şekilde hazırlık tüm alanlarda olmalıdır. Çünkü İmam’ın devleti, sağlam olup muhkem bir temel üzerine kuruludur. İlk tehdit ile rüzgâr esintisinden çökmez. Eğer toplum bu devleti kabul etmeye hazır değilse ve devamını sağlamak için hareket etme gücünden yoksunsa, doğuşun yakınlaşması için duası salt dil oynatmadan ibarettir. İmam (a.s) hak ve adalet devletini feda etmeyi kabul etmez. Örneğin Müminlerin Önderi (a.s) veya İmam Hasan (a.s) zamanını göz önünde bulundurun. Onlar, devlete başkanlık ediyor ve Allah’ın yasalarını uyguluyorlardı. Lakin toplum ilahi yöntem esasınca yürüme salahiyet ve hazırlığına sahip değildi. Bundan dolayı onlardan ayrıldılar ve kendilerini terk ettiler ve böylece Müminlerin Önderi Ali (a.s) şehid düştü ve İmam Hasan (a.s) ümmet işlerinin liderliği hakkından feragat etti.

 



[1]. Muhterem Takli Mercii Yakubi’nin (gölgesi esirgenmesin) bir grup genç, öğrenci ve ziyaretçiye yürüyerek İmam Hüseyin’in (a.s) kabrini ziyarete gitmeden önce Şaban ayı Cumartesi günü 30.05.2016’da yapmış olduğu konuşmadır.

[2]. Bihar’ul-Envar, 25/191.

[3]. Bihar’ul-Envar, 51/71.

[4]. Meşhur Nudbe Duası’ndan.

[5]. El-İrşad’ul-Mufid, 2/383.

[6]. El-Kafi, 8/313, h. 784.

[7]. Bihar’ul-Envar, 52/339.

[8]. Bihar’ul-Envar, 52/351.

[9]. Bihar’ul-Envar, 52/352.