Allah’ı Tanımanın Ayı Olarak Receb

| |defa okundu : 410
  • Post on Facebook
  • Share on WhatsApp
  • Share on Telegram
  • Twitter
  • Tumblr
  • Share on Pinterest
  • Share on Instagram
  • pdf
  • Çıktı al
  • save

Yüce Allah’ın Adıyla

Allah’ı Tanımanın Ayı Olarak Receb[1]

Receb ayının üstünlük ve ayrıcalıklarını ifade etmek için değişik isimler kullanılmıştır. Allah Resulü’nün (s.a.a), onu Allah’ın ayı olarak adlandırması bu cümledendir. Şeyh Saduk’un Sevabu’l-A’mal kitabında Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle nakledilmektedir: “Şüphesiz Receb Allah’ın esem ayıdır. O büyük bir aydır. Onun esem olarak adlandırılmasının nedeni, saygınlık ve fazilet açısından Allah Tebarek ve Teala katında hiçbir ayın onunla mukayese edilememesidir...”[2]

Onun değişik yönlerden Allah’ın ayı olmasının anlamını bir ekin takdiri kanalıyla anlayabiliriz. Bu, yüce Allah’ın rahmet ayı olması demektir. Hatta onun isimlerinden biri, Yağan Receb’tir. Çünkü ümmete rahmet yağar.[3] Bu, her zamanda bulunan genel rahmet değil, özel rahmettir. Receb, Allah’ın üstün kıldığı bir aydır; çünkü itaatkarlar için hazırlanan ilahi hediye ve sofraların bir benzeri yoktur. Bu konudaki önceki hadis, sonraki ve benzerlerindeki anlam tümüyle doğrudur.

Lakin şimdi Allah’ın ayının manası hakkında anlatmak istediğim şey, onun gayelerin gayesi yüce Allah’ı tanıma ayı olduğudur. Nitekim söylendiği gibi kullar Allah’ı tanıma ile üstünlük kazanır ve yüce Allah’a yakınlık dereceleri farklılık kazanır. Bu hususu onaylayan şey, Receb ayı zikir, tesbihat ve dualarının bu tanımaya/marifete odaklanmasıdır. O halde Receb ayı, bu tanımayı/marifeti elde etmek için bir fırsattır. Bunu elde etmenin yollarından biri de yüce Allah’ın kullarına tanıttığı Receb duaları üzerinde düşünmedir. Bu dualardan biri, İmam Sadık’tan (a.s) rivayet edilen şu duadır: 

“Ey her iyiliği kendisinden istediğim ve her kötülük esnasında kızgınlığından güven aradığım kimse

Ey aza çok veren ve isteyene bağışlayan kimse

Ey kendisinden istemeyene ve kendisini tanımayana lütuf ve rahmet olarak bağışlayan kimse”

Bir insanın bu niteliklere sahip olduğunu bir düşünün: Aklına gelen her iyiliği ne kadar büyük olursa olsun ondan istemektesin. Bunun beklentisi içindesin. Kendinden kötülük, suç ve kusur sadır olmasına rağmen, onun cezalandırmasından güven aramaktasın. Bu insan, isteyene vermekle yetinmeyen, en başta istemeyene de veren, bunun ötesinde kendisini tanımayan ve hak ettiği yere koymayan kimselere cömertliğinden bağışlayan ve kendine rahmetten başka bir şeyi farz kılmamış kimsedir. Böyle bir insanı ne kadar sever, âşık olur, kendisine teveccüh eder, yakınlık besler, anımsar ve yaptığı güzel şeyleri översin. Kaldı ki mahlûkun bahşettikleri ne kadar büyük olursa olsun, yaratanın bahşettikleriyle mukayese edilemez.

İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen diğer bir duada ise şöyle buyrulmaktadır: “Temayül edenlere kapın açıktır. Talep edenler için hayrın geniştir. İsteyenler için bahşedişin mubahtır. Emeli olanlar sana nail olabilir. Sana isyan edenlere rızkın geniştir. Yumuşaklığın sana karşı koyanları bile kapsar. Sana kötülük edenlere ihsan etmek âdetindir. Haddi aşanlara hayat vermek senin yöntemin/yolundur.”

Bu sıfat ve isimlerden daha güzel olanı var mıdır? Aynı şekilde mübarek Receb duaları kanalıyla ilahi marifetten daha fazla istifade edilebilir. Burada gaflet etmememiz gereken başka bir fayda daha var: Bizler güzel sıfat ve isimleri model örnek alarak onlara uymalı ve bu sıfatlar ile hareketimizi mücehhez kılmalı ve duygularımızı ıslah etmeliyiz.  Yüce Allah şöyle buyuruyor: “En güzel örnekler Allah’ındır.” (Nahl/60). Acaba dindarlar bu niteliklere sahip midir? Her hayırda onları göz önünde bulundurun ve gazap ve kızgınlığa maruz kalıp kendilerine bir kötülük dokunduğunda yahut hakları yendiğinde onlara güven verin.

Öte yandan, Receb ayı, bu marifetin edinilmesi için uygun bir ortam ve iklimi temsil eder. Çünkü bu ay, özel ilahi esintilerin duraklarından biridir, Allah Tebarek ve Teala’nın kendi rızasına ulaşmak için karar kıldığı bir sebeptir. Her kim yüce Allah’tan bu makamları talep eder ve bunun için çaba harcarsa, Allah Tebarek ve Teala bunu ona bağışlar. Bu, Allah Resulü’nün (s.a.a) bildirmiş olduğu bir vaattir. Allah Resulü’nden şöyle nakledilmiştir: “Yüce Allah yedinci göğe kendisine çağırıcı söylenen bir melek yerleştirmiştir. Receb ayı geldiğinde bu melek, bu ayın her gecesi sabaha kadar zikredenler ve itaatkârlar için kutlu olsun, diye ilanda bulunur.” Yüce Allah şöyle buyurur: Ben benimle oturanla oturur, bana itaat edene itaat eder, istiğfar edeni bağışlarım. Bu ay, benim ayım, kul benim kulum, rahmet benim rahmetimdir. Bu ayda bana dua edene icabet eder, benden isteyene bahşeder ve hidayet dileyeni hidayete erdiririm. Bu ayı, kendim ile kulum arasında bir bağ karar kıldım ve her kim ona sarılırsa bana bağlanmış olur.[4]

Bu, Receb ayında Allah Tebarek ve Teala’nın bahşettiklerinden bazılarıdır. O halde yüce Allah’a yönelik marifetini/bilgisini artıran ve O’na yakınlaşan kimseye ne mutlu!

     Ey Dostlar:

Benim bu Receb düşünceleri ve esintilerini belirtmem, gerçeği tahrifte bulunmaksızın aktarıp nesnel ve adil olmanız gayesiyle davranışlarınızda ve genel olarak hayatınızda manevi ve ahlaki yönlere dikkatinizi çekmek içindir. Çünkü aksi  bir durum muttakilere büyük bir zulümdür. Burada Allah Resulü’nden (s.a.a) menkul bir haberi tahlil ettiğimiz gibi, haberleri aktarırken ve tahlil ederken sizi bu yönlere dikkat etmeye davet ediyorum. 

 



[1]. Muhterem Taklit Mercii Şeyh Yakubi’nin (gölgesi esirgenmesin)Necef-i Eşref’te  düzenlenen medya çalışması üzerine yapılan eğitim kursu  esnasında Irak üniversitelerindeki İslamî çalışmalardan sorumlu üniversite öğrencileri topluluğuna 01.05.2015 Cuma günü yaptığı konuşmadır.

[2]. Sevab’ul-A’mal: 54, bab: Sevabu’s-Sovm-i Receb.

[3]. Allah Resulü’nden (s.a.a) nakledilen hadis hasebincedir. Mefatih’ul-Cenan, 180’ne müracaat edin.

[4]. Bihar’ul-Envar, 98/377.