FARAC ARBAÎNİ ... AŞURADAN ARBAÎNE

| |defa okundu : 531
FARAC ARBAÎNİ ... AŞURADAN ARBAÎNE
  • Post on Facebook
  • Share on WhatsApp
  • Share on Telegram
  • Twitter
  • Tumblr
  • Share on Pinterest
  • Share on Instagram
  • pdf
  • Çıktı al
  • save

ALLAH’IN ADI İLE

FARAC ARBAÎNİ ... AŞURADAN ARBAÎNE

İmam Sadık’tan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir: Beni İsrail’in üzerindeki baskı ve işkence uzayınca... kırk gün boyunca yüce Allah’a yalvarıp yakardılar. Bunun üzerine Yüce Allah Hz. Musa ve Hz. Harun’a (a.s), onları Firavun’un zulmünden kurtarmaları için vahiy etti. Böylece yüz yetmiş yıllık azap ve baskıyı onlardan uzaklaştırdı. Doğrusu sizler de aynı şekildeki bir eylem içerisine girseniz, Yüce Allah bizim kurtuluşumuzu da gerçekleştirecektir. Ama eğer bunu gerçekleştirmeseniz, o zaman iş, ulaşması gereken yere ulaşır.[1]

Doğrusu Yüce Allah’ın en büyük velisinin (Allah’ın selam ve bereketi onun üzerine olsun) kurtuluşu, zaferi ve egemenliğinin hızlı bir biçimde gerçekleşmesinin bir tarafı da bizim elimizde bulunmakta ve onun vesilelerinden biri de bizleriz. İşte bundan dolayı da İmam Sadık (a.s) bizleri, zaferlerinin ve egemenliklerinin daha hızlı bir biçimde gerçekleşme, insanlar arasında hidayet, iyilik ve adaleti yayma ve onları zulüm, işkence ve baskıdan kurtarma konusunda üzerimizde bulunan yükümlülüğümüzü yerine getirmemize davet etmektedir. Yüce Allah’ın, bozulmuş durumumuzu kendi ihsanı ile daha iyiye çevirmesi için ona yalvarmamız, yakarmamız ve yönelmemiz icap eder. Eğer bu görevi yerine getirmede gaflet edersek doğrusu kaza ve kader hem bizim hakkımızda hem onların hakkında olduğu gibi hükmünü verecektir. Ama daha iyiye doğru bir değişim ve dönüşüm olmayacaktır. Bu durumda onların başına gelenlerden bizler sorumlu olacağız. Zira onlar (a.s) herhalukarda Yüce Allah’ın emrine teslim olmuşlardır.   

Şüphesiz, İmam Hüseyin’in (a.s) bizzat kendisi ile alakalı olan ve Aşuradan Arbaîn ziyaretine kadar uzanan Arbaîn günleri, söz konusu yalvarma ve yakarmaya uygun olan bir kırk gündür. Böylece İmam Hüseyin’in (a.s) olayı İlahî Adalet Devletine bağlanabilir. Aynı şekilde bu olay, bütün hayırların ilham edicisi, hidayetçilerin ve muslihlerin elindeki güçlerini kaynağını oluşturmaktadır. Doğrusu bu günlerde yapılacak dualar, icabet edilmeye layık dualardır. Zira on milyonlarca insan şerefli Zarih’i ziyaret etmeye yönelecek veya dünyaynın birçok yerinde mübarek matem meclislerini ihya edecekler. Evet, İmam Hüseyin’in (a.s) kubbesi altında ve onunla ilgili mübarek merasimlerde yapılacak dualar müstecaptır. Çünkü milyonlarca insan kalplerindeki dopdolu imanları ile (Ve itaat etmek üzere ibadet yerlerine koşan ve günahını itiraf ettiği halde senden mağfiret dileyen uzuvları (azaba duçar eder misin?)[2]) kutlu bir mekanda ve şerefli bir zamanda tek bir şeyi talep edecekler. Doğrusu böyle bir dua kabul edilmeye ve müstecap olmaya layık bir duadır.

Şüphesiz dua, ihlas ve dürüstlükle birlikte olmadıkça, aynı şekilde manen daha iyiye doğru değişim ve bireysel ve toplumsal gerçekliği yeniden biçimlendirme kararlılığı gösterilmekdikçe, dilin tek başına dua kelimeleri ile hareket ettirilmesinin yeterli olmadığını biliyoruz. Zaten Hz. Peygamber (s.a.a) yapmış olduğu öğüdünde şöyle buyurmaktadır: Rabbiniz olan Yüce Allah’tan sadık ve temiz bir niyet ile talepte bulunun ki sizleri başarıya ulaştırsın.[3]

Muhammed Yakubî – Necef-i Eşref

9 Muharrem’ul Haram 1441 gecesi.

08/09/2019

 



[1]. Tefsir-i Ayyaşî, c. 2, s. 154, h. 49.

[2]. Kumeyl Duası olarak bilinen Müminlerin Emiri’nin (a.s) duasından bir kesit. 

[3]. Allah Resulü’nün (s.x.l) Şaban ayının son Cumasında irad ettiği hutbenin bir bölümü.