RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADI İLE

| |defa okundu : 578
RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADI İLE
  • Post on Facebook
  • Share on WhatsApp
  • Share on Telegram
  • Twitter
  • Tumblr
  • Share on Pinterest
  • Share on Instagram
  • pdf
  • Çıktı al
  • save

Taklit Mercii Hz, Ayetullah el-Uzmâ Şeyh Muhammed el-Yâ’kûbî’nin Kısaca Hayatı

 

  Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

 

Şeyh Muhammed bin Musa bin Muhammed Ali bin Yakup bin Hacı Cafer… Yakubi soyu onunla başlar.

Hacı Cafer Necef şehrinin tanınmış simalarından büyük âlim ve müçtehitlerin güvenilir bulduğu şahsiyetlerden birisidir. Merhum şeyh Musa [1243 hicri] [iki devletin müshili]  lakabıyla tanınan Şeyh Cafer Kaşifû’l Ğitâ’nın oğludur. Musa, Necef şehrini Vehhabi’lerin saldırısından korunmak için kale yapılmasında güvenilir olarak bulunmuştur.  Yakubi hanedanın soyları Ensar kabilelerinden Avs kabilesine ulaşmaktadır.

 

 Merhum Şeyh Muhammed Ali Yakubi (r.a)

 

 Merhum Şeyh Musa Yakubi (r.a)

Ayetullah şeyh Muhammed Yakubi, 1960 yılında Hz. Muhammed’in [s.a.a] kutlu doğum günü Necef şehrinde doğdu.  O, hatip ve edebiyat ilmiyle tanınmış inançlı bir ailede doğup ve büyümüştür. Onların bazılarının isimleri büyük âlimler ansiklopedisinde zikredilmektedir.  Onlardan bazıları, babası [ el iman] dergisinin kurucusu merhum şeyh Musa’dır. [Ö.1402 hicri] dedesi hatiplerin şeyhi lakabıyla tanınan şeyh Muhammed Alidir. [Ö. 1385 Hicri] babaannesi şeyh Mehdidir. [Ö. 1372 hicri] dedesi şeyh Yakup [Ö.1329 hicri], babasının vasisi büyük taklit mercii Ayetullah seyit Mehdi Kazvini Ö.1300 hicri] babasının talim ve terbiyesini üstlenmiş merhum şeyh Caferi Şuşteri ve merhum Şeyh Hüseyin Kulu Hemedanî’den faydalanmıştır.

Ayetullah Yakubi, babasının Bağdat’ta toplumun dini ve siyasi önderliğini üstlenen büyük taklit mercii asrın müçtehidi Ayetullah seyit Muhsin el-Hekimin oğlu şehit seyit Mehdi el-Hekimle birlikte çalışmak için Bağdat’a hicret etti.

O çocukluk çağından babasının sohbetlerine katılır dini bilgileri ondan dikkatle alır eve döndüğünde merhume annesine anlatırdı.

Merhum babası onun çalışkanlığını âlimler ve büyükler yanında överdi. Daha on yaşına varmadan bazı dergi ve kitapları okumaya başladı. Muhammed henüz buluğ çağına erişmemiş lise ikiye giderken [Kötülüklerin anası içki]  adı altında Tefsir, Lügat, Hadis, Edebiyat ve sağlık dalında eserleri geniş bir araştırma yaparak bir eser yazmayı başarmıştır. Onun araştırma yaptığı eserler gün geçtikçe daha da derinleşiyordu.

Muhammedin büyük âlimlerin hayat ve yaşam tarzlarını okuyup araştırmayı çok severdi. Hatta babası şeyh Musa’nın yazmış olduğu yazarlar ve âlimlerin hayatıyla ilgili [Meâ Şerîf er-Râzî Fî Dîvânîh]  adlı eserinde babasına yardımda bulunmuştur.

Bunlar Muhammedin genç yaşta marifet ve ilmi kişiliğinin göstergeleriydi,

Hicri 1392 yılında  okulların yaz tatiline girdiğinde Merhum Seyit Ali Alevi tarafından açılan Bağdat’ın el-Âbidî bölgesinde küçük bir ilim havzasına girdi. Merhum Ali Alevi ve çocukları bir yıl sonra İran’a sürgün edildiler.

Şeyh Muhammed, tahsiline Bağdat’ta İmam Cevat Aleyhisselam özel okulunda, daha sonra Bağdat ‘Kerade eş-Şarkiyye’ okulunda devam etti. Hicri 1402 yılında  yüksek puanla Bağdat üniversitesi mühendislik fakültesinden mezun oldu ve şehircilik mühendisi lisans diplomasını aldı.

Askerlik çağı gelmiş, İran ve Irak savaşının en sıcak dönemi. Ancak almış olduğu dini terbiye onun zalime hizmet edip onların sancağı altına girmeği asla kabul etmeyip bu davranışı hatta canına bile mal olacağını bilerek evinde oturmayı seçti. Saddam rejiminin askerleri her yerde özellikle Bağdat sokaklarında askerliğe gitmeyenleri halkın gözü önünde tarıyorlardı.

Şeyh Muhammed kendini okumaya, araştırmaya, düşünmeye adadı. Kalemini alarak yazmaya başladı. O dönemde kaleme aldığı eserlerden biri [Devrul-Eimme fil-Hayatil-İslamiyye]  adlı eseridir. Bu eseri yazarken o zor ve çetin dönemde ona yardım eden kimse yoktu. Allah’ın (c.c) lütufluyla gizli yollarla ve birkaç vasıtayla hicri 1405 yılında  Şehit Sadr-ı Sani ile bir bağlantı yolu açıldı.  Bu vesileyle İslam düşüncesi, Ahlak ve nefis tezkiyesi gibi konularda yazışmalar başladı. Bu yazışmalar daha sonra iki kitap halinde [eş-şehidi-sadr es-sani kema arefe]  ve [Kenadilu’l-arifin]  basıldı. Merhum şehit Sadr da bu düşünceden yola çıkarak [ma verail-fıkıh]  ve [Nezretun Fî Felsefeti’l İhdas Fi’l Âlemi’l Muasır]  adlı eserlerini kaleme aldı.

Hicri 1409 yılında  İran Irak savaşı sona erdikten sonra şeyh Muhammed Necefe döndü Şa’baniye intifadasının  şehidi merhum allame seyit Muhsin el-Musevi el- Gureyfî’nin kızıyla evlendi. Bu iki aile arasında kız alıp vermeler yüz elli yılı aşkın çok eskilere dayanıyor. Bu evlilikten iki erkek beş kız evladına sahiptirler.

Şeyh Muhammed hicri 1411 yılındaki intifadaya katıldı, Baas rejiminin Kerbela’ya girmesiyle Şeyh diğer mücahitlerle birlikte Kerbela’yı savunmak için neceften hareket ettiler.

Ancak inkılapçılar onu bazı silahsız kişilerle birlikte necefe geri çevirdiler ve savaşa girmesine izin vermediler. Buna karşı intifadaya katılanları destekleyen bir bildiri yayınladı v e bu bildirinin bir kısmı Hz. Alinin türbesinde hoparlörlerle anons edildi.

 

  

Yüce Taklit mercii merhum

Ayetullah Muhammed Muhammet Sadık es-Sadır(r.a)

 

 

İnkılapçıların şehit Seyit Sadri saniye hareketin lideri olarak biat ettiler. Şehit tutuklanmadan bir gün önce inkılabın öncülüğü için beş ayrı komite kurdu, şeyh Yakubi siyasi ve iletişim komitesi başkanlığına seçildi. Ancak ertesi gün Saddam’ın özel timlerinin Necefe saldırarak şehit Sadrı gözaltına almalarından dolayı bu komiteler görevlerini devam ettiremediler.

Şeyh Muhammed şebaniye intifadasından sonra çok sıkıntılı ve zor bir dönem geçirirken şaban ayı hicri 1412 yılında  merhum Ayetullah Hoî tarafından kendi evinde din âlimi elbisesini ve emmamesini [sarığını] giydi.

  

Şehit Sadrın ilk yardımcısı ve müçtehit liginin ilan edilmesinden sonra onu destekleyen ilk kişi Ayetullah Yakubi idi. Bunu daha sonra seyit Sadrın kayıta alınmış görüşmelerinde kendi diliyle direk beyan etmişlerdir. Ayetullah Yakubi’nin şehit Sadrın yanında yer alması havzanın içinde ve dışında birçok kişiyi şehide dönüp onun müçtehit liginin yayılmasını sağlamıştır.

Ve bu vesileyle şehit Sadırdan sonra müçtehittik makamında şeyh Yakubi’nin ikinci kişi olduğu tanınmış oldu.

 

 Seyit Sadr [r,a] Sadır İslam ilimleri üniversitesini kurduktan bir yıl sonra Ayetullah Yakubi’yi o üniversiteye başkan olarak atadı, bu dini üniversitenin kuruluş amacı ilim havzasıyla üniversite arasında bir ittihat ve birliktelik oluşturmasıdır. Şehit Sadır bu müessesenin yönetimini ve hedeflerine ulaşmasını gerçekleştirecek Ayetullah Yakubi’den başkası olmadığının farkındaydı. Ayetullah Yakubi her iki alanda söz sahibi olduğunu ve o makama intisabında açıkça beyan etmiştir.

Şehit Sadır [r.a] onu temcit etmiştir. Bazı temcit ve övgüleri [el-Muştak İnde’l Usûliyyîn]  ve [Kanadilu’l Ârifîn] kitaplarının önsözünde zikretmiştir. Şehit Sadr şehadetinden tam beş ay önce 5 cemadiyes-sani 1419 hicri yılında Ayetullah Yakubi’yi kendi halefi olarak tanıtmıştır. Sadır İslami ilimler üniversitesi öğrencilerine yapmış olduğu kayıtlı açıklamasında şöyle diyor, Şimdi diyebilirim bizim havzamızda yüce Allah bana yaşama hakkı verdiği ve onun içtihat makamı teyit edildiğinde benden sonra müçtehit lige tek aday Şeyh Yakubi ali cenaplarıdır. Ve ben ondan ayrılmam.

Ayetullah Yakubi zilkade 1419 hicri yılında şehit Sadrın şehadetine kadar asla ondan ayrılmadı. Şehit olduğunda ise o korkunç ortamda ve Baas rejiminin tam silahlı askerlerinin gözü önünde şehidin iki oğluyla birlikte şehidin cenaze namazını kılıp defnettiler.

 

 O ırakta şehit Sadrı Sani tarafından yakılan İslami uyanış hareketinin meşalesini üstlenerek şehidin takipçilerinden müteşekkil olan kişiler arasında özel bir ilgiyle karşılandı. Şehidin tüm faaliyetleri özelliklede Cuma namazı baas rejimi tarafından dağıtıldığında, Ayetullah Yakubi kendi hatıratı [cihat ve içtihat] adlı eserinde beyan ettiği gibi yeni metotları kullanmaya başlamıştır.

 

  

İLİM HAVZASINDA ALMIŞ OLDUĞU EĞİTİM

Şey Yakubi yirmi yıl zarfında okumuş olduğu eserler ve büyük âlimlerin sohbetlerine katılarak elde etmiş olduğu bilgi ve kültür birikimiyle birlikte havza tahsiline Necef İslami ilimler üniversitesinde merhum Seyit Muhammed Kelanter öncülüğünde Lüm’â şerhi ve Usul-i Muzaffer ile resmi olarak başladı. O üstün bir çabayla derslerine devam etti en üst derecede eğitiminin tamamladıktan sonra, şehit Sadrın izniyle içtihat makamının başlangıcı olan bahsi harice başladı.

Usulü lafziye konularını şehit Sadırdan Şevval 1414 hicride  başlayıp Şehit Sadr’ın şehadeti olan 1419 hicriye kadar devam etmiştir. Hocasının ders notlarından, bahsi müştak [alıntılar] olarak iki ciltte basılmıştır.

Daha sonra Usul-i Ameliyye konularını 1417-1421 yılları arasında Ayetullah Şeyh Muhammed İshak Feyyazdan almıştır.  Fıkıh konularını ise 1415-1420 yılları arasında Ayetullah Seyyid Ali Sistani’den 1416-1418 yıllarında ise Merhum Şehit Mirza Ali Karaviden alarak fıkhı konuları kaleme almıştır.

Necef üniversitesi İlim havzasında tahsiline başlayalı henüz bir yıl geçmeden genç şeyh mukaddimat dersini vermeye başladı. Seyit Saldırın ilmihal kitabını, Minhacü’s Salihîn kitabını delilleriyle birlikte kendi derin düşünceleriyle sunmaya başladı. O dönemde Baas rejiminin baskıları altında kaynaklara ulaşmak pekte kolay değildi. Merhum şehit Sadır konuşmalarının birisinde, bu derslerin kendisi Şeyhin a’lemiyet’inin bir delili olduğunu söylemiştir. Şeyh Yakubi şehit Sadrın birçok görüşlerini delil getirerek takviyede bulunmuştur.

 

 

Daha sonra mutavassıt konularda, yani Lüme ve Usulü Fıkıhta ve yüksek ilimde yani Mekasip ve kifaye derslerini vermeye başladı. Onun dersleri en kalabalık katılımı olan derslerdendi. Onun Hz. Ali’nin [a.s] türbesinde Mescidi Res’te olan Kifaye dersine havzanın 200’e yakın üstün öğrencileri iştirak etmekteydiler.

Şeyh Yakubi Şaban 1427 hicri  yılında içtihat makamına başlangıç olan dersi hariç vermeye başladı ve ihtilaflı konuları işlemeye başladı. Çok derin ve müçtehitler arasında ihtilaflı konuları ele alarak delilleriyle birlikte sunuyordu. Onun dersi haricine 200 den fazla ilim havzalarının seçkin âlim ve üstatları iştirak ediyordu. Şimdiye kadar 60’dan fazla önemli başlıkta kaleme alınmış [Fıkhü’l Hilaf] adı altında basılmıştır. Şu ana kadar 12 cildi basılmış olup diğer iki cildi ise basım aşamasındadır. Bu konunun araştırılıp tartışılmasındaki en güzel yanı iki ilim merkezi olan Necef ve Kum geçmiş ve muasır büyük âlimlerinin görüşlerine başvurmaktır.

 

  

ŞEYH YAKUBİ’NİN TOPLUMSAL FAALİYETLERİ

Yüce şanlı Müçtehit çocukluk döneminden, İslami hareketlere âşık birisiydi. Devamlı camilere gider vaazların dinlerdi ve onlardan öğrendiklerini okuldaki sınıf arkadaşlarına aktarırdı.

O bu konularda yayınlanmış kitapları okurdu. Onların başında Merhum babası tarafından 60lı yıllarda çıkarılan [el-iman] dergisiydi. Aynı şekilde İslam düşünürlerin eserlerini onun başında da Şehit Muhammed bakır Sadrın [r.a] eserlerinden faydalanıyordu.

Daha sonra 1405 yılında Şehit Sadr-i Sânî ile yazışmaların başlamasıyla özel bir talim ve terbiyeye ulaşştı.  1408 yılında normal hayata döndüğünde Ayetullah Sadra katıldı.

1412 yılında Din Âlimi elbisesini giydiğinde, ilim havzası çeşitli dini faaliyetlerde bulunması için önüne ufuklar açtı. Özellikle Şehit Sadrı Sani’nin başlatmış olduğu harekette Şeyh Muhammed Yakubi’de bulunan direniş, basiret, metanet ve Ahlakı ilim ve ameli görmesiyle onun önünü açtı. Bundan dolayı merhum şehit hiç tereddüt etmeden Ayetullah Yakubi’yi İslami harekette kendisine halef olarak seçti. Aynı zamanda Onun içtihadının ilan edilmesinin zamanı geldiğini düşünerek, kendisinden sonra hareketin lideri içtihat makamı olarak Ayetullah Yakubi’ye uyulmasını buyurdular. 

Ayetullah Sadr-i Sânî’nin şehadetinden sonra alicenap şeyh, ‘cihat ve içtihat’ adlı hatıratında değindiği gibi birçok engel ve sorunlar karşısında sabır ve devamlılık göstererek kendine yeni çalışma metotları düzenleyerek İslami harekette yeni bir canlılık yarattı.

 

 Asıl vazifesi olan usul ve fıkıh dersinin yanında farklı Müçtehitlere bağlı büyük bir âlim kitlesini yanına çekmeyi başardı. Farklı münasebetlerde  insanların hidayet ve ıslahı ilim havzasının yükselişi için halkın rehberliğini ortaya koyarak konuşmalarda bulunuyordu.   Şeyhin bu konuşmaları Baas rejiminin uykularını kaçırıyor, rejim görevlileri konuşmanın yapıldığı mekânlara gelerek halkı korkutup o toplantılara katılmalarını engelliyorlardı.

Konuşmalarının birinde, Necef emniyet müdürü mescide girerek, dini faaliyetleri bırakıp normal derslerle meşgul olmalarını istedi.

  

Şeyhin Konuşmaları sesli olarak kayıt edilip binlerce nüshası kasetler halinde Irak’ın farklı şehirlerinde dağıtılıyordu, halk arasında kaset devrimi diye anılıyordu. Bu kasetlerin çoğaltılıp yayılmasında sadır İslami ilimler üniversitesinin öğrencilerinin emek ve fedakârlıkları asla unutulmaz bir gerçektir.

 

Kuran’ın şikâyetleri  başğı altında yapılan bu seri konuşmalar, ümmet arasında büyük bir uyanışa sebep olmuştur.

Aynı şekilde [Hz. Peygamberin [s.a.a] kendisinden sonra hilafet konusundaki metodu]  adı altında ve [ Layık olmayan kişiler tarafından yönetilen ümmetin hüsrana uğraması]  gibi başlıklar altındaki konuşmaları. Saddam rejimi bu konuşmaların hedefinde kendilerinin olduğunu düşünüyordu.

Yüce makam Müçtehit kendine dini bir görev olduğunu bildiği önemli konularda, onlardan birisi rejimin genç kızların kimlik kartında tesettürlü fotoğraf kullanmalarını yasaklayan uygulamasına karşı durmasıydı. Bu duruş sonucunda halk arasında ciddi bir infiale yol açması sonucu rejim bu kanunu kaldırmak zorunda kalmasıydı.  Aynı şekilde Saddam’ın çocukları tarafından ticareti yapılan yabancı menşeli sigara ticareti. Veya 2003 yılında Amerika’nın Irak’a saldırdığında Şeyhin dik duruşuyla halkta büyük bir uyanışa sebep oldu.

Ayetullah Yakubi’nin gençlere özel bir teveccühü vardır. Bunun için [Üniversite öğrencileri için Fıkıh]  adlı eseri kaleme almıştır.  Kısa zamanda tüm üniversiteliler arasında yayılmış, gizlice binlerce nüsha basılarak dağıtılmıştır. Aynı şekilde [ İlim Havzası ve Gençler],   [Müslüman çocuklara dersler],  [Müslüman gençlere dersler]  ve buna benzer eserler Onun öncülüğünde basılmıştır.

Yüce Merciin diğer çalışmalarından bir diğeri bayanların eğitimi ve onların bilgilendirilmesidir.

Bu konuyla ilgili [Müslüman kadın ilmihali],  [Yeni Irak’ın yapılanmasında kadınların rolü],  [ Kırk hadiste Kadınlar],  [Erkeklerle omuz omuza],  [Kadınlarla ilgili kanunların felsefesi],  [Gerçeklik ve hırs arasında Kadın retoriği]  adlı eserler kaleme alınarak basılmıştır.

Onun birçok eserinin konusu olan faaliyetlerinden bir diğeri, halk arasında yaygınlaşan birçok sapkınlıklar ve toplumsal problemler ve bunların tedavisinde uygulanacak tedavi metotları bildiri ve fetva ve vaazlarla topluma getirecek toplumsal, ekonomik, psikolojik ve fikir olumsuzlukların anlatılmasıyla ancak tedavi olacağını ortaya koymuştur. Konuyla ilgili eserleri binlerce nüsha basılarak dağıtılması Baas rejimini endişeye sevk etmiştir. Konuyla ilgili basılan eserlerden [Zevahir İctimaiyye Münharife],  [Temiz bir topluma doğru],  [Evindeki Şeytandan korun],  [aile ilmihali],  [ cinsellik ve evlilik]  ve buna benzer 14 farklı eser yayınlanmıştır.

11 Eylül 2001 olaylarından hemen sonra batılılar tarafından Müslümanlara karşı başlatılan Medeniyetler savaşından hemen sonra alicenaplar iki batı ve İslam medeniyetinin ve İslam medeniyetinin üstünlüğünü gösteren bir çalışma başlattılar. Bu konuyla ilgili konuşmaları [Biz ve Batı]  adı altında basılarak birçok dile tercüme edildi.

Şeyh Yakubi’nin Saddam rejimi döneminde yaptığı çalışmalardan bir diğeri ise, okulların tatil döneminde üniversite öğrencilerine iki aylık kısa dönem Fıkıh, Ahlak, Akait, Kuran ve İslam maarifi dallarında dini eğitim vermekti. Bu derslere iki yüzden fazla öğrenci iştirak ettiler. Bu konunun daha geniş bilgisi şeyhin hatıratı cihat ve içtihat kitabında detaylı anlatılmıştır.

 

 

MÜCTEHİTLİK

Ayetullah Yakubi İlim havzasının edep ve kurallarına uyma noktasında içtihat lığını ilan etmesinde biraz gecikmede bulundu. Hz. Ali’nin [a.s] türbesinde Mescidi Res’de Şehid-i Sâni’nin dersini tamamlamak için Kifaye dersine devam etmiştir. Daha sonra 1422 hicri yılında kalabalık bir âlim ve üstatların katılımıyla yeni bir ders serisine başlamıştır. Bu ders serisi Kifaye kitabının yazarının görüşlerini konu ederek Ayetullah Yakubi’nin usul kuralları üzere kendi müstakil görüşlerini ortaya koyduğunu göstermektedir.

Aynı şekilde ihtilaflı konular hakkında delilli görüşler sunduğu ve 1420 yılında kaleme aldığı eseri basılarak yayınlandı. Bu eser yayınlandıktan sonra şehit Sadırın Ayetullah Yakubi hakkında söylediği [Şimdi diyebilirim ki bizim havzamızda içtihat makamına tek adayımız Şeyh Muhammet Yakubi alicenaplarıdır. Allah bana ne kadar ömür verir ve Onun içtihadı teyit edilir. Benden sonra müracaat edilmesi gereken Havzada en uygun kişidir. Ve ben ondan asla yüz çevirmem.] sözüne tam itminan etmelerini sağlamıştır.

Buna rağmen Ayetullah Yakubi, içtihadının ilan edilmesinin henüz vaktinin gelmediğine inanıyordu. Dedikleri gibi içtihat şartları onda bulunduğu halde, ispat tarafının daha önemli olduğuydu.

Bundan dolayı Şehit Sadır'ın taraftarlarına sabırlı olmayı tavsiye ederdi. Taklit merciinden daha fazla İslami bir liderliğe daha fazla ihtiyaç olduğunu halkın mevcut Müçtehitlere rücu ederek görevlerini yapabileceklerini söylerdi. Şehit Sadırın da onun halka liderlik konusunda uymalarını daha sonra içtihatta ulaşması durumunda hem lider hem de taklit mercii olarak uymalarını tavsiye etmişti.

Merhum Sadır şöyle buyurur, [Irak halkının bir lidere ihtiyacı vardır. Bu lider müçtehit olmayabilir. Halk dini konularda bir müçtehide liderlik konusunda ise bir başkasına uyabilir.] devamında şöyle diyor; [Allah bana yaşamayı nasip eder birkaç yıl hayatta kalırsam, benim öğrencilerimin içinden ihlaslı, çalışkan, Müçtehit, iyi huylu, uzman, takvalı birileri halkın liderliğini aynı zamanda da içtihatta a’lem/en bilgili birileri çıkacaktır.]

Tüm bu açıklamalarla birlikte Şeyh alicenapları o dönemde Irak İslami hareketinin liderliği konusuna özel bir ilgisi vardı.

 

 Hicri 1424 Sefer ayında Kazimeyn’de Cuma hutbelerinde Şeyhin Müçtehitligi ilan edildi, içtihadını tasdikleyen bazı Taklit mercilerinin şehadetleri yayınlandı. Ayetullah Şeyh Muhammet Yakubi’nin içtihadını onaylayan bazı taklit mercileri; Ayetullah Şeyh Muhammet Ali Gerami hazretleri, Ayetullah Şeyh Muhammet Sadik Tahranî, kendisi içtihat makamı icazetini Ayetullah Hoî’den [r.a] almıştı. Ve başka âlimler Allah ölenlere rahmet kalanlara da uzun ömürler ihsan buyursun.

Bilinçli ve seçkin kişilerin özellikle şehit Sadrı Sânî’nin takipçilerinin onun merceiyyet makamını üstlenmesi konusunda ısrarları gün geçtikçe artıyordu. Ayetullah Yakubi onları sakinleştirerek sabırlı olmaya davet ediyordu. Bu vesileyle hassasiyet ve sorun yaratılmadan görevlerini en iyi şekilde yerine getirmelerini sağlıyordu. O zaman Şehit Sadr’ın şehadetinden sonra İslami hareketin liderliği Şeyhin elindeydi, merceiyyet konusuna hedef olarak bakmıyor onu dinin ayakta durması, Ehlibeyt [a.s] öğretilerinin yayılması, insanın üstünlüğünün korunması ve hukukunun savunulması, kişiler ve toplumun yüceltilmesi ve kemale ulaşmanın bir aracı olduğuna inanıyordu. Onun için       müçtehittik görevini üstlenmeden önce ilim havzalarını destekleyip ve yayılmasını sağlayarak ilim ve amel sahiplerini destekleyip dini faaliyetlerin boşluklarını doldurmayı hedefliyordu.  İyiliğe emredip kötülükten sakındırma yoluyla toplumu her türlü fesat ve sapmalardan koruyup İslam dininin ve Müslümanların izzet ve üstünlüğü iyi ameller yaparak sağlamaya davet ediyordu.

Ayetullah Yakubi hicri 1427 yılında dersi hariç eğitimini vermeye başladığında [Fıkhı Hilaf] eseri basıldığında onun ilmi gücü ortaya çıkınca, ilim havzasının birçok üstadı ve bilinçli müminler onun içtihat makamını üstleneceği derecede olduğunu anladılar. Bu dini konularda birçok açığın olduğu bir ortamda, İslam dininin ve Müslümanların izzetinin yüceltilmesi, Allaha c.c davet edebilmesi için Müçtehittik makamını üstlenmeden mümkün değildi.

Hicri 1430 yılında ilmihal kitabını [Subuli’s-Selam] adı altında baskıya vererek Müminler Liderliğiyle birlikte İçtihatta da ona uymalarını sağladı. Onun asıl amacı, bu boşluğu doldurmak, ilim havzalarını İslam ülkelerinde yayıp desteklemek, ilim ve amel alanında kişilere yardımcı olmaktır.

Onun derin ilmi dersleri, üstün ahlakı, güncel konulardaki aydınlatıcı konuşmaları birçok mümini ona uymalarını sağladı. Günümüzde Necef’te Ayetullah Sistani’den sonra ikinci sırada yer almaktadır. Bu milyonluk Erbain ziyaretçileri arasında yapılan batılı mütehassıs ve bilirkişilerden oluşan bir timin araştırma sonucudur.

Bu araştırma Hz. Abbas’ın [a.s] türbesi tarafından [el-Vichetü Kerbela]  adıyla basılan eserde şöyle yazar; araştırmaya göre Ayetullah Yakubi’nin mukallit sayısı Ayetullah Sistani hariç diğer müçtehitlerin mukallitlerinden daha fazladır.

İslam ülkelerinde Ayetullah Yakubi’nin temsilcilik ve ofislerinin açılması talepleri devam etmektedir. Bu isteklere cevap için onay verdiler. Şuan Kum, Meşhet, Lübnan, Suriye, Hindistan, Pakistan, Afganistan, Endonezya, Tayland, Burma, Türkiye ve 20yi aşkın Afrika ülkesinde temsilcilik ve iletişim ofisleri bulunmaktadır.

  

Merhum Ayetullah Seyyid Mahmud el-Haşimî eş-Şahrûdî [r.a]

  Merhum Ayetullah Seyit Mahmut Şahrudi [r.a], ona yakın iki büyük zatın anlattıklarına göre Ayetullah Yakubi’yi güçlü bir müçtehit ve geleceği parlak birisi olarak görüyordu. Kendi kontrolünde yayınlanan Ehlibeyt [a.s] Fıkhı dergisinin sorumlu müdürüne derginin içtihat köşesinde Ayetullah Yakubi’nin delilleriyle fıkıh konusunu yayınlamasını istedi.  Derginin Çok dikkat isteyen bu köşesinde Merciin konuları işlenmeye başlandı.

 

  Ayetullah Şeyh Muhammet Yakubi’nin sesi birleşmiş milletler teşkilatına da ulaştı. UNESCO’nun Necef şehri hakkında yayınlamış olduğu bilim ve kültür konulu iki eserinden [en-Necef Babvatil-Hikme]  eserinde şöyle yazar; [ Necef şehrinde dört büyük Müçtehide yeni bir müçtehit daha katıldı, bu müçtehid siyasi ve güncel konularda diğerlerini geride bıraktı. O 1999 yılında terör edilen Seyit Muhammet Muhammet Sadık Sadrın talebelerinden Ayetullah Muhammed Yakubi’dir. Şeyh Yakubi bir dini medresesini yönetiyor ve Müçtehitlik makamına ulaşştır, zira Irakın içimden birçok kişi ona taklit etmektedir.

Unesconun [Necef Şehri tarihi ve gelişmesi]  adlı

ikinci eserinde şöyle yazar[Bu şehirde Müçtehitlik makamına ulaşş diğer kişilerde bulunmaktadır. Onlardan biriside özel bir yere sahip Ayetullah Muhammet Yakubi’dir. O hocası Seyyid Muhammed Muhammed Sadr’ın vasiyeti üzere Müçtehitlik makamını üstlenmiştir.

Aynı eserin bir başka bölümünde şöyle yazar; [Necef halkı Müçtehitleri zikrettiklerinde dört büyük Müçtehidi kastederler ve onlara beşinci Müçtehit olarak Şeyh Muhammet Yakubi eklenir].

 

  Ayetullah Yakubi hakkında ulemanın sözleri

Ayetullah Yakubi’nin liderlik ve müçtehitlik makamını tasdik eden ve övgüyle bahseden birçok Müçtehit ve büyük alimler vardır. Onlardan bazıları şöyle;

 

  1-       Şehit Seyit Sadrı Sani [r.a] talebesi Ayetullah Şey Yakubi tarafından kaleme alınan [el-muştak indel usuliyin] adlı eserinin önsözünde şöyle yazar;

Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla

Alemlerin rabbi Allaha hamd olsun Allah’ın salat ve selamı eşrefi mahlukat Hz. Muhammed’e ve tertemiz Ehlibeytine olsun. Allah’ın laneti daima düşmanlarının tamamına olsun.

Allah c.c tarafından din ve mezhebe genel olarak ve özelde de bu hakir kuluna vermiş olduğu nimetlerden biriside sayıları pek az olmayan ihlaslı, çalışkan ve zeki talebe -Allah onlara en üstün mükâfatıyla mükâfatlandırsın- bana nasip etmiştir.

Onlardan en önemlilerinden birisi, bu üstün şeyh ve Allame, fazıl ve muhterem Şeyh Muhammed Musa Yakubi’dir. Bizim usul dersimizin en başarılı talebelerindendir, dersi kavrama, araştırıp kayıt altına alma noktasında en üstün çabayı ortaya koymuştur. Bu eserde kendi çaba ve düşüncelerini ortaya koymuştur.

Eseri dikkatle gözden geçirdiğimde, maksadı düzenli bir şekilde ortaya koymaktadır. Her ne kadar konunun aslı hakir tarafından olsa da, asıl kalem sahibi odur. Mananın korunması ve açıklığı dikkate alınarak kaleme alınması için ona izin verdim.

Şüphesiz bu zor çabayla İçtihada doğru ilerlemektedir. Gelecekte İlim ve amele hizmet etmesinde, ihlaslı liderlik ve müçtehitler arasına girmesinde kolaylıklar diliyorum. Allah c.c onu hayır amel işleyenlerin en üstünüyle mükâfatlandırsın.

Son duamız Âlemlerin rabbine hamdı ve senalar olsun.

9 Ramazan hicri 1418

Muhammed Sadır

Ayetullah Sadır kendi el hattıyla Ayetullah Yakubi’ye bir mektup yazıp kendisini halefi olarak tanıtmıştır. O mektuptan bir bölüm;

RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA

Değerli Şeyh Allah izzetini artırsın, Allah’ın selamı üzerine olsun. Kendin biliyorsun ben her zaman öğrencilerim arasından alicenaplarını en üstün, en merhametli, hakikat karşısında en insaflı olduğunu biliyorum. Eğer ileride Müçtehit adayları arasında tercih yapmam gerekirse sizi görmezden gelemem, içtihat makamı insaflı ve başkalarının ihtiyacını düşünen kişilerde olmalıdır, sert kalpli dünya düşkünlerinin değil. Ben, olmadığım sıralar yerimde cemaat namazı kıldırmanı ve o konu için hazırlanmanı istiyorum. Halende aynı düşüncedeyim sizin bu açık   mektubunuz buna engel değildir. Bendeniz farklı düşünce ve fraksiyonlara sahip talebelerim arasında tüm şartlara sahip alicenaplardan başkasını görmüyorum. Yüce Allah kendi güç ve yardımıyla size olan ümidimi gerçekleştirir.

1        Cemadiye’s-Sâni, Hicrî 1418. 

 

 2-Değerli Taklit Mercii Ayetullah Şeyh Muhammet Ali Girami [Allah uzun ömürler versin]

Allah’ın adıyla

Bilindiği gibi alimler hanif dinin muhafızlarıdırlar, kalemleri ise hakla batılın ayrıştırıcısıdır, o alimlerden birisi de yüce makam sahibi Şeyh Yakubi’dir, bazı eserlerini dikkatlice okuduğumda çok mükemmel buldum. Bana göre o bir Müçtehittir ve kendi çıkarımlarına göre amel etmelidir. Allah c.c onu muvaffak kılsın. İslam ve Müslümanlara büyük hizmetler sunacağını ümit ediyorum. Yüce Allah bize ve ona muvaffakiyet nasip eylesin.

14      Zilkade hicri 1424

  

3-Değerli taklit mercii Ayetullah Şeyh Muhammet Sadiki (r.a) el-furkan tefsirinin yazarı

  

Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla

Alemlerin rabbine hamd olsun Allah’ın salat ve selamı Hz. Muhammed’e ve onun tertemiz Ehlibeytine olsun. Değerli kardeşim Ayetullah Şeyh Muhammed Yakubi’nin fıkhı eserlerini okudum. Onun içtihat makamına daha önceleri ulaşğına ve görüş sahibi olduğuna inandım. Fıkıh dalında kendi çıkarımlarına göre amel edebilir. Özellikle kendi fetvalarında Kuran asaletine inananlar. Allah’ın salat ve selamı üzerinize olsun.

Mukaddes Kum Muhammet Sadiki Tahrani

8 zilhicce hicri 1424

 

 

4- Değerli Taklit Mercii Merhum Ayetullah Seyit Muhammet Hüseyin Fadlallah (r.a)

Allah’ın rahmet ve bereketi üzerinize olsun

Biz, Şeyh Muhammed Yakubi’yi kültürel, sadakat ve dayanma gücünden dolayı takdir ediyoruz. Kültürel çalışmalarında ve cihadında başarılı olması için duacıyız. Müminlerin onun yol göstermeleri ve vaazlarından faydalanmalarını ümit ediyoruz.

Seyit Muhammet Hüseyin Fadlallah

7 şaban hicri 1425

 

 

Eserleri

Ayetullah Yakubi, telif ve yazılarında toplumun güncel ihtiyaçlarını dikkate alarak faydalı ve bir ilmi, fikri, ahlaki veya içtimaı boşluğu doldurmak için yazar. O kitap serisine bir diğer kitabı eklemek peşinde değil. Onun düşüncesi yazılan her eser toplumun bilinçlenmesine bir katkı yapmalı din ve toplumun güncel maslahatının korunmasını sağlamasıdır.

Bu bakışla, onun kaleme almış olduğu eserler çeşitlilik içermektedir. O Tefsir, Fıkıh, Usul, Rical, Lügat, Edebiyat ve tarih dallarında kaleme almış olduğu eserlerle birlikte birçok diğer konulara da dikkat etmiştir. Onlardan bazıları şöyle; İslam dininin evrenselliği ve yaşam rehberliği, Hak inançlar, Ehlibeytin (a.s) Velayeti, Hüseyni kıyamın hedefleri, Fatımi ve Mehdevi hedefler, Velayeti Fakih, İslam kardeşliği, Hüseyni minber, Cuma namazı, caminin rolü, Taklit merciinin sorumlukları, Aile ve Eğitim, Evlilik, İslami hüviyet, kültürel ikon, Zamanı iyi değerlendirmek, medya, İnsanlığı geliştirmek, Barış içinde yaşamak, yumuşak savaş, Batı kültürüne karşı, insanlık dünyası ve insanlığın değeri, Kadın, Gençler, Eğitim, Medeni toplumlar, İktisat, Toplum, Siyaset, Milliyetçilik ve sapmaların ıslahı.

Bu çeşitlilik, büyük İslam dininin derinliklerinden perdeleri kaldırıp muasır sorunların tüm yönüyle halli için farklı düşünceleri muhatap alarak çözüm sunan bir anlayıştır. Aynı zamanda İlim Havzası bilge Merciinin çabaları ve tecrübesiyle İslami faaliyetleri iyi bir şekilde yapacağının ispatıdır.

Ümmetin tamamına ulaşmak için onların yaşam ve sorunlarını tüm boyutlarıyla ilgilenmesi gerekir. Ayetullah Yakubi, sağlam bir toplum ve iyi bir yaşantı oluşturmanın önündeki engelleri kaldırmak için özel bir çaba ortaya koymaktadır. Bundan dolayı Terbiye, Ahlak, Toplum, Tarih, Ekonomi, Siyaset ve benzeri konular hakkında bildiriler, konuşmalar ve kitaplar yayınlamıştır. Bu normal istidlali hariç derslerinin devamlı yayınlanmasının yanında yapılmıştır.

Ayetullah Yakubi’nin eserlerinden bazıları;

1-       (Min nuril Kuran); Konu ile ilgili tefsir, Ahlaki ve değerler konuları Kuran ayetlerinden alıntı yaparak Akait, Ahlak, Düşünce ve toplumsal konuları ele almaktadır. Her bölümde ilgili ayetin tefsirinden sonra belli bir konu üzerinde durmuştur.

Bu tefsir konu başlıklı bir tefsirdir. Kuran ayetlerinin muhtelif konular ve birbiriyle olan bağlarını araştırıyor. Bundan dolayı verimli bir tefsirdir. Kuranın insan hayatında öncü olduğunu gösteriyor.  Tefsiri Ahlaki oluşu Kuranın insanoğlunu hidayet edip Kemale ulaştırmasına atıfta bulunuyor. Bu mecmuadan 5 cilt basılmıştır.

2-       ( Fıkh-i Hilaf) bu eser istidlali ve mukarin Harici Fıkıh dalında Âlimler arasında şiddetli ilmi ihtilaflı konular hakkında ki konuları işlemekte olup Fakihin Konu hakkında derin düşüncesini ortaya koymaktadır. Bu eserde; eşin mirası, emlak, Arafat’ta Ehlisünnetle birlikte vakfe, organ nakli, borsa, değerli kâğıtların zekâtı, kutuplarda namaz ve oruç gibi güncel konular hakkında ve miras, zekât ve yolculukta oruç gibi konuları ele almaktadır. Diğer fıkhı kitaplarda pek dikkate alınmayan iyiliğe emredip kötülükten sakındırma vs. konularıdır.

 

Şuana kadar 12 cildi basılmış 2 cildi ise basım aşamasındadır. Bu konuyla ilgili bazı bölümler müstakil bir eser olarak da basılmıştır.

3-       (Hitabu’l Marhele) bu eser, Ayetullah Yakubi’nin hicri 1419 yılından Şehit Sadrı Sani’nin şehadetinden ve Irak İslami hareketinin liderliğini üstlendikten sonra dini, insan, vatan, devlet ve millet gibi farklı konularda yapmış olduğu açıklamalar ve irşatlarıdır. Bu eser 12 ciltten oluşur uzun zaman zarfında kaleme alınmıştır. 1. ve 2. ciltleri Saddam dönemine aittir.

4-       (Subulu’s-selam); bu eser Şeyhin ibadetler hakkındaki fetvalarını içeren 1 ciltlik ilmihal kitabıdır.  Eser, muasır Fakihlerin üslubuna göre hazırlanmış, ancak konuların daha iyi anlaşılması için günümüz kültürüne uygun örnekler getiriler açıklama yapılmıştır. Aynı zamanda bu eserde şeri hükümlerin tamamını içerme noktasında bazı manevi irşat ve öğütleri de içermektedir.

5-       (ed-dureru’l usuliyye); Ayetullah Yakubi dersi  haricinde usul hakkında ki açıklamalarını içermektedir. Talebelerinden Şeyh Haydar Said’i tarafından derlenmiş ve kalın bir cilt halinde basılmıştır.

6-       (el-usvetül hasene li’lkade ve’l muslihin); Hz. Peygamberin (s.a.a) sire ve yaşamı hakkında farklı bir anlatımla yapılan bir araştırmadır.

7-       (Devrul eimme fil hayatıl İslamiye);  El-İman dergisinde yayınlanan şehit Seyit Muhammed Bakır Sadrın konuyla ilgili makalesinin şerhidir. Bu eser bir cilt olarak basılmıştır. 2. Baskısı Şehit Sadrı Saninin ilaveleriyle ( Hz. Masumların (a.s) hayatından bazı dersler), adı altında basılmıştır.

8-       ( el-Kıyamul Fatimi); be eser Hz. Fatıma’nın(s.a) hayatı hakkında Ayetullah Yakubi’nin yapmış olduğu konuşmalarıdır.

9-       (el-mearifil Kuraniye vel minberil Hüseyni); Hz. Hüseyin (a.s) hakkında Kuran kaynaklı kırk konuşmayı içermektedir. Eser kalın bir cilt halinde basılmıştır.

10-     (Sakinul kalp); kalp Allah’ın haremidir, ona Allahtan başkasını sokmayın. Hadisinden yola çıkarak kul ve Allah arasındaki şefkat bağını ele almaktadır. 1 cilt

11-     (er-riyaziyat lilfakih); kendine has ve farklı bir bakışla bazı fıkhı konular hakkında matematiksel bir bakışla açıklama getirmiştir.

12-     (elmuştak indel usuliyin); usul ilminin kaynağı hakkında Üstadı Şehit Sadrı Saninin (r.a) eserine yapmış olduğu açıklamasıdır. İki bölümden oluşan büyük boy halinde bir cilt olarak basılmıştır.

13-     (elmealimul mustakbeliye lilhavzatul ilmiye); Büyük taklit mercii, bu eserde ilim havzasının gelişmesi ve bu konuda kendi sorumluluklarını ortaya koymuştur.

14-     ( Kenadilul Arifin); Ayetullah Yakubi’yle üstadı şehit Sadır arasında nefis tezkiyesi, irfanı yollarla kalbin temizlenmesi konulu mektupları içeren bir eserdir. Bu mektuplar seksenli yıllarda ev hapsi döneminde gerçekleşmiştir. 1 cilt

15-     ( eşşehit sani kema arafe); Ayetullah Yakubi’nin üstadı Şehit Sadrı saniyle şehadetine kadar olan hatıratıdır. Aynı zamanda seksenli yıllarda aralarında geçen bazı fikri konulardır. 1 cilt

16-     (nezretun fi felsefetil ihdas); Şehit Sadrı sani tarafından işlenen bir konudur Ayetullah Yakubi o esere bazı ilaveler ve dipnotlar yazmıştır. Bu eserde seksenli yıllara aittir. 1 cilt

17-     (selasetun yeşukkun); üç grubun şikayeti hadisini içerir, yani Kuran, Mescit ve Âlim. Bu eser bir cilttir ancak daha sonraları her bölüm ayrı bir ciltte basılmıştır. Özellikle (Kuranın şikâyeti) adlı eser çok meşhurdur.

18-     ( Şeyh Musa Yakubi Hayatı ve şiirleri);  bu eser merhum babası Şeyh Musa Yakubi hakkındadır. Hayatı ve bazı el yazısı kasideleridir.

19-     (nezeriyetu luğatul muvahhide fil mizan); Tek dili savunanlara karşı eleştirileridir. Bu kitapçıkta kırk eleştiride bulunmaktadır. Bu eser Hitabul merhale) adlı dergide de yayınlanmıştır.

20-     ( hel kane lil hunsa erbaate benin isteşhedu fi mareketil kadisiye); Tarihi bir olayın uydurma olduğuna dair bir araştırmadır. Bu araştırma (hitabu’l merkale) dergisinde de yayınlanmıştır.

21-     (  Fıkhı zevi’l mihen); Büyük taklit mercii farklı görevler de çalışanlar hakkında ki şeri hükümleri ve onlara hitaben verilen öğütleri içeren kitapçıklar serisinden oluşan bir eserdir. Toplumsal hükümler bağlamında Tabiplerin, eczacıların, öğretmenlerin, Emniyet güçlerinin, Üniversite öğrencilerinin, sarrafların, Tarımcıların, Berberlerin, Avcıların, şoförlerin vs. hükümleri. 3 cilt

22-     ( Caferi Tayyar)

23-     (Muntahab-i subulü’s selam); ibadet ve alışveriş hükümleri.

24-     (Menasik hac ve umre); Hac ve umre ilmihalidir. Bu eserde hac ve umre adabıyla ilgili sünnet ve farz hükümlerin yanında hacılara bazı tavsiyelerinde yer aldığı bir eserdir. Aynı zamanda hacla ilgili güncel soruların cevapları da bu eserde yer almaktadır.

25-     (Fıkhul incabi’s-sinâi); Bir ciltlik bu eser tüp bebek ve çocuğu olmayanların tedavileri hakkında dersi hariçte işlediği hükümleri içerir. Bu ders serisi birkaç ay sürmüş olup hicri 1441 yılında sona ermiştir. Bu eserde çocuk sahibi olmak için üç tedavi şekli bulunmaktadır;

1-Suni Döllenme

2-Genital organ nakli

3-Hücre nakli yoluyla zarar görmüş hücreler yerine yeni hücre sağlamak yoluyla.

26-     (Cihat ve İçtihat); Ayetullah Yakubi’nin hayatı ve hatıratı, Genç yaşta İslami harekete katılımı, üstadı Şehit Sadrı saninin şehadetinden sonra Irakta bu hareketin liderliğini üstlenmesi ve sonuçta İçtihat ve Taklit Merciinin ilan edilmesi bu eserde anlatılmaktadır. Bu eserin değerli okuyucuları altmışlı yıllarda Irakta gerçekleşen önemli olayları ve Irak toplumunun istibdada karşı muhalif hareketlerin yükselişini öğrenmiş olacaklar. Bu hareketler sonucunda baas rejiminin son bulduğu Amerika tarafından işgale uğrayan ülkede işgale karşı yeni hareketlerin başladığını görecekler.

27-     (el-Fıkhul bahir fi sevmil musafir); Fıkhul hilaf adlı eserin bir bölümüdür. Seferi oruç ve kazası hakkındaki hükümleri delilleriyle birlikte sunulan müstakil bir eserdir.

Bu eser ilmi derinlikleri, kapsayıcılığı, farklı görüşlerin araştırılması, ihtimaller, ilmi cesaret, usul ve rical ilimlerinin ilişkisi, Akaid, Tarih ve üniversite ilimlerinin bir arada olduğu, farklı konu başlıklarını tek akışta birleştirmek bu eşsiz eserin en önemli özelliklerinden biridir.

Kitabın önemini artıran bir diğer konu Ayetullah Yakubi’nin şimdiye kadar hiç kimsenin ulaşamadığı bazı sonuçlarıdır. Birçok sorunun çözülmesi ve cevaplanmasını sağlamıştır.

28-     (İsmul feraiz ve eşrefuha); Bu eser Ayetullah Yakubi’nin dersi hariçte işlediği ve daha önce (Fıkhı Hilaf) dergisinde yayınlanan müstakil bir eseridir.

29-     (Fıkhul muşarike fissulta); Kuran ayetlerine dayanarak toplumsal ve siyasi konularda istidlali fıkıh hükümleri içermektedir. Bu eser (Fıkhı Hilaf)tan alıntılardır. İlim havzasının büyük ustaları ve araştırmacılar ve üniversiteliler için faydalı olduğundan müstakil bir eser olarak basılmıştır. Ehlibeyt (a.s) dan kaynaklanan İslam’ın birçok siyasi konular hakkında ki görüşünü ortaya koyan bir eserdir. Aynı zamanda birçok ihtilafa yol açan ve 12 imam taraftarı müçtehitlerin farklı tutumlara kaymasını sağlayan konuları ele almaktadır. İki görüş ya zamanının hükümdarıyla tamamen bağları kesmek veya tamamen bağlı kalmak, başka bir değimle rejime karşı müspet veya menfi davranışlarda bulunmaktır.

Otoriteyle tüm bağları kesmek bazen onu düşürmek için silahlı çatışmalara sebep olur, otoriteye tam anlamıyla bağlılık ise bası temel konulardan gaflet etmeye yol açmaktadır.

 

 İLAVELER; BELGELER

  (Kanadilû’l Arifîn) kitabında basılan el yazısıyla şehit Sadrı Sani’nin mektubu.

 

  Ayetullah Şeyh Muhammet Sadık Tahrani’nin el yazılı şahadetnamesi.

  

Ayetullah Şeyh Muhammet Ali Gerami’nin el yazılı şahadetnamesi.

  

Ayetullah Seyit Fadlallah’ın (r.a) el yazılı şahadetnamesi.

 

 

Projeler

Ayetullah Yakubi Taklit merciinin birçok çalışmaları kişiler tarafından değil kurumlar tarafından yönetilmesi gerektiğine inanıyor. Özellikle 2003 yılında  Saddam’ın devrilmesinden, İslami faaliyetlerin yasaklı döneminin sona ermesi ve çalışma alanlarının yaygınlaşmasından sonra bu teşkilatları kurmaya başladı ve (Cemaatû’l Fudâlâ) konferansını 27 Recep 1424 hicride başlattı. Bu topluluk, İlim Havzalarında bulunan toplumsal faaliyetleri olan ve topluma İslami bilinçleri sunan kişilerden oluşmaktadır. Burada bulunan saygı değer kişilerin her biri kendi dalında olan bir bölümün yöneticiliğini üstlenmiştir.

 

Bu kutsal çalışmanın ana unsurlarını oluşturan kişiler, onun ilimi, ahlaki ve fikri talimatlarından yararlanmış Sadır İslami İlimler üniversitesinin öğrencileri üstlenmişlerdir.

Ayetullah Yakubi Bağdat’a giderek üç gün Bağdat’ta kaldı. 22 Sefer 1424 hicri yılında Azime’nde imamların Mübarek Türbesinin avlusunda Cuma hutbeleri vererek hutbede binlerce kişiye hitap edip ülkede bu değişimden sonra siyasi, iktisadi, toplumsal ve kültürel nasıl bir yol kat edileceği konusunda halka yol gösterdi.

O, bir sonraki pazartesi günü yapılacak Bağdat merkezinde bulunan El-Firdevs meydanına doğru yürüyüşe geçip bu isteklerini haykırmaları için halkı davet etti. Bu miting çok büyük katılımlı kilo metlerce uzayan bir yürüyüştü. Şeyh Yakubi bu seferinde birçok düşünür ve üniversite hocalarıyla buluştu. 2003 yılında Saddam’ın devrilmesiyle kendi taraftarlarına ülkenin yeniden yapılanmasında, insan haklarına uygun, İslami ve milli hedefler doğrultusunda söz sahibi olmak için bir siyasi parti kurmalarını istedi.

Onun siyasi görüşlerini ve sorunların halli için ortaya koymuş olduğu düşünceleri (Nususu’s-siyasiye)  adlı kalın bir eserde basılmıştır. Yine siyasette erdemli olma konusunda (Temiz siyasete doğru)  adıyla bir eseri basılmıştır. Dini, kültürel, hayır, toplumsal, yapılaşma dallarında kurulan teşkilatları devamlı yönlendirmiştir. Özellikle bayanlar ve gençlerle ilgili bölümlerden daha fazla ilgilenmiştir. Bu kurumların hedefleri ve kuruluş amaçları (Hitabû’l Merhale) dergisinde yayınlanmış ve Ayetullah Yakubi hâlihazırda bu kurumlara desteğini sürdürmektedir.

Yukarıda zikredilenlerin dışında Allah’ın lütfuyla hâlihazırda devam eden kurumlar şöyle;

1-       Sadır İslami ilimler üniversitesi; bu üniversite hicri 1417 yılında  Şehit Sadrın (r.a) öncülüğünde kurulmuştur. Kuruluş amacı, üniversite mezunlarını ilim havzasına çekmek, üniversite ve ilim havzasını bir arada tutup havzanın değerini yükseltmektir. Bu üniversitenin kuruluşşüncesini asıl ortaya koyan Şehit Seyit Muhammet Bakır Sadırdır.(r.a) (1. Sadır) Şehit 2. Sadır (r.a) onu uygulayan kişidir. Daha sonra Ayetullah Yakubi üniversite ve havza bakımından her iki dalda yüksek makam sahibi olduğundan Şehit 2. Sadır tarafından o üniversitenin başkanlığına getirilmiştir. Ayetullah Yakubi Şehit Sadrın şehadetinden sonra bu projeyi yiğitçe devam ettirdi. Baas rejiminden sonra Irak’ın farklı illerinde bu üniversitenin şubelerini açtı. Şu ana kadar merkez ve kuzey illerinde 24 şube, Bağdat’ta 6 ve Necefte iki şubesi bulunmaktadır. Tüm şubelerde okuyan öğrenci sayısı 2000 civarındadır.

Yakubi, üniversitenin iç kuralları, ders programları, çalışma usulleri hakkında (Camitu’s-Sadr ed-dînîyye el-huviyye ve’l incâzât)  adı altında bir eser yazmıştır.

Bu üniversitede eğitim sekiz yıldır. Üç yıl (Hidayeti dini ve ıslahat içtima) fakültesinde, üç yıl (Öğretim üyesi yetiştirme) fakültesinde, iki yıl ise (İçtihada hazırlık) fakültesinde bu fakültede ilim havzasında Müçtehittik makamına ulaşmanın ilk adımı olan dersi harice katılma hakkını kazanmak içindir. Şimdiye kadar üniversite birçok mezun vermiştir.

2-       Ez-Zehra İslami İlimler Üniversitesi; bu üniversite müfredat ve kural bakımından aynı Şehit Sadır İslami üniversitesi gibidir. Ancak bayanlara mahsustur. Bu üniversite,  hicri 1424 yılında Saddam rejiminin yıkılmasından sonra kurulmuştur. Şu an Necef ve Irak’ın diğer velayetlerinde 20 yi aşkın şubesi ve 2600 civarında kız öğrencisi bulunmaktadır. Bu üniversitede tahsil düzeni bayanların toplumsal işleyişine göre düzenlenmiştir.

3-       Tebliğci Hanımlar topluluğu; bu kurumsal topluluk merkez komiteler aracılığıyla Ayetullah Yakubi’nin Necef bürosuyla birlikte çalışmaktadır. Bu kurumun farklı velayetlerde şubeleri bulunmaktadır. Bu kurumun asıl görevi Irak’ın değişik bölgelerinde tebliğ görevinde bulunan hanımlara maddi ve manevi destekte bulunup farklı ortamlarda onların daha verimli din tebliği için uygun fırsatlar sunmaktır. Baas rejiminin devrilmesiyle bu kuruma bağlı (Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) kızları) derneği bu kurumun meyvelerinden birisidir.

4-       (Mutlu Aile) kurumu; Salih insanların yetişmesinde büyük bir adımdır. Mutlu aile kurumu son zamanlarda İslam toplumunu sarsan büyük sorunlara el atmak için kurulmuştur. O sorunlar, boşanmaların yaygınlaşması, gençlerin evlenmek isteklerinin olmaması, tarafların hukukunu bilmedikleri için evlilerin artan sorunları, evlilik hayatını sürdürme düşüncesinin bulunmaması, evliliğin felsefesini anlamamak ve evlilikte başarılı olmanın sırlarını kavramamaktır.

Bu sebeplerden dolayı Mutlu aile kurumu kısa dönem kültürel çalışmalar, seminerler, televizyon programları yaparak, toplumsal iletişim yoluyla sorulara cevap vererek, bu boşluğu doldurmaya evli eşlerin ve evlenme aşamasında bulunanların eksiklerini giderme konusunda çalışmalar yapmaktadırlar. Konuyla ilgili birçok faydalı eseri bastırıp gençlere sunarak onlara yeni hayatlarındaki sorumluluklarını hatırlatmaktadırlar.

5-       Aksakallar ve büyükler şurası; bu kurum toplumda tanınmış ve farklı konularda tecrübeli kişiler, akıllı sorunları halletme noktasında başarılı kişilerden oluşmaktadır. Bu topluluk dini ve siyasi liderlerin toplumdaki müşavirleridir. Kabile ve tayfaların durumlarını dikkate alarak hareket etmektedirler. Aşiret ve kabilelerin Irak toplumunda ve İslam toplumunda yerleri Taklit mercii nezdinde büyük öneme sahiptir. Bundan dolayı Aşiret ve Tayfaların sorunlarını çözme noktasında bir kurumun olması gerektiği düşünüldü. Onlara heyetler göndererek, fıkıh ve kültürel toplantılar düzenleyip Aşiretler arasında olumlu veya olumsuz gerçekleri ortaya koyup aralarında oluşabilecek sorun ve ihtilafların giderilerek bir arada barış içerisinde yaşamalarını sağlayıp toplumu genel olarak yükseltip tekâmüle erişmelerini sağlamaktır.

6-       Muasır çalışmalar ve araştırmalar Merkezi (Ayn); Kültür ve düşünce üzerine faaliyet göstermekte Asrımızda insanoğlunun karşılaşğı sorunlar ve bu sorunların halli için öneriler sunmaktadır. Bu merkez, İslam medeniyetinin yaşam rehberliği gücüne sahip olduğu kendi temel kurallarından taviz vermeden güncel hayatın ihtiyacını karşılayacak uygun örneklere sahiptir. Merkez, araştırmalar, kültürel kaygılar ve bunlar hakkında araştırma ve telifler sunma, bu vesileyle toplumun kültür ve düşüncelerini artırmak geri kalmanın sebeplerini araştırmak ve toplumda yersiz şeylere taassup yüzünden değer verilmesini tartışmaya açmaktır. Bu merkez, İslam dininin sunduğu çözüm yolları taassuptan uzak tamamen kendi kaynaklarından oluşan İslami bir çözüm sunmaktadır.

Şu ana kadar yüzün üzerinde farklı ilim dallarında eser yayınlanmıştır. Irak ve yabancı ülkelerden üniversite hocalarının ve tanınmış kişilerin katılımıyla konferanslar ve toplantılar gerçekleşmiştir. Dini ilimler konusunda profesyonel (el-İstinbat) adlı bir dergi, İslami uyanış amaçlı (el-İman) adlı diğer bir dergi merkezi çalışmalarından bir diğeridir.

7-       (Ebrar İlim medresesi;)  Havza ilmi üzere kurulmuştur. Hedefi, Seçkin âlimler, yazarlar ve Tebliğciler yetiştirmektir. Bu medrese, İslami düşünceler ve ona bağlı konular üzerinde yoğunlaşştır. Kuran, Hadis, Ahlak ve benzeri konular medresenin işleminde özel bir yere sahiptir. Bu medrese hicri 1439 yılında  Necefte El-Medine caddesinin karşısında kurulmuştur.

8-       (İlim ve Din Derneği);  Gençlere yönelik bir dernektir, ilim ve din arasındaki koordinasyonu oluşturmak, eğitim ve kültürel yollarla araştırma ve tahkik yaparak gençlerin dini, ilmi ve kültürel gelişmelerini sağlamak, Öz Muhammedi İslam ve Masumların hayatından oluşan ve Taklit mercii makamının irşatlarıyla kurumların yönetilmesinde ehil insanların yetiştirilmesidir. Bu derneğin diğer bir görevi dini, İlmi ve toplumsal kurumlar arasındaki bağları güçlendirmektir.

9-       (Dinin Rüknü Namaz) kurumu; namaz farizasının önemi, İnsan üzerindeki dünyevi ve uhrevi etkileri, en önemli ve en büyük zikirlerden olması hasebiyle Kur’an’ın buyurduğu gibi namaz, dünyada huzura sebep olmaktadır,  namaz her Müslümanın şiar ve kimliğidir, onun için onu korumak gerekir. Bunun için Yüce makam Taklit mercii toplumda namaz kültürünü oturtmak için namazın önemini, cemaat namazlarının teşkil edilmesini sağlayacak bir kurumun tesis edilmesini buyurdular. Bu kurum, her yerde bir mescit oluşturmayı namazın dünya ve ahiretimiz için bereketlerinin anlatılması, Namazın farz sünnet ve adabının anlatılmasıdır.

Bu kurum aynı zamanda Cuma namazının teşkil edilmesini de içeriyor. Bu kurumun vazifelerinden birisi, tüm Irakta Cuma namazlarının yönetilmesi, şeri kurallara uyulması, Hatipler yetiştirip bölgelere gönderilmesi, Dini kurallar ışığında Taklit merciinin direktifleriyle dini Hatipliğin güçlendirilmesinde çalışmalar yapmaktadır.

10-     (Feyzû’z-Zehra -s.a-)  ; bu kurumun hedefi Yetim ve Fakirleri korumaktır. Bu kurum toplumsal bir hayırseverlik kurumudur. İhtiyaç sahibi saygın kişilerin yardımına koşam bir kurumdur.

Bu kurumun kuruluş amacı hayatın değişik durumlarında Yetim ve Fakirlere yardım eden kuruluşların icat edilmesini sağlamak bu vesileyle İslam ümmeti arasında güçlü bir medeniyeti –yardımlaşma medeniyetini- sağlamaktır.

Bu kurum Irak’ın en ücra köşelerinde ve tüm velayetlerinde 100 den fazla şubesi bulunmaktadır. Mezkûr kurum Irak dışında şubeler açma aşamasındadır. Bu vesileyle dünyanın farklı bölgelerinde yardıma muhtaç insanlara ulaşmak onların maddi ve manevi ihtiyaçlarını gidermektir.

Şimdiye kadar on bin aileye yakın bu kurumun kültürel, sıhhi, nakit ve diğer yardımlarından faydalanmışlar. Bu kuruluş hicri 1434 yılında  kurulmuş 09.10.2016 tarihinde (111.610.028) kod numarasıyla resmi olarak tescillenmiştir.

11-     (İmam Caferi Sadık (a.s) profesyonel İslami araştırmalar merkezi); Necef-i Eşref’te profesyonel bir araştırma merkezidir. Bu merkez İslam toplumuna doğru bir İslam fotoğrafı sunarak, bu dinin tüm dünyaya rahmet dini olarak gönderildiğini sunmaktadır. Merkezin amacı, Asıl kaynakları olan Kur’an ve Sünnet ışığında ilim ve marifetin yaygınlaşması ve dini görüş ve düşüncelerin ıslahı konusunu işlemektir. Bu önemli konuda Necef ilim havzası, her zaman dünya genelinde bulunan dini akımlar arasında orta noktada olması hasebiyle bu havzanın derin tecrübelerinden yararlanmaktadır. Bu merkez, din talebeleri ve üniversite hocalarına güvenerek tüm Peygamber ve Nebilerin davet ettiği müşterek hedefe ulaşmak için bu merkezin kapısı her kesime açıktır. Bu merkez beş bölümden oluşur;

                1-Kur’an ilimleri

               2-İnanç ve düşünce

3-Hz. İmam Mehdi

4-İslam Fıkhı

5-Fıkıh Felsefesi

Aynı şekilde yeni bölümlerin teşkili için çalışmalar sürmektedir. Bazı bölümler şöyle; Ekonomi, Tarih, Hadis ilimleri, Arapça dil ve edebiyatı Şu ana kadar farklı konularda onlarca kitap yayınlanmıştır.

12-     Şeyhü’l Hutebâ Kütüphanesi; Necef-i Eşref’te bulunan genele ait bir kütüphanedir. Bu kütüphanede farklı konularda on beş bin eser bulunmaktadır. Aynı zamanda Ehlisünnetin en kadim kaynak eserlerini barındırmaktadır. Bu kütüphane birçok üniversite mezunlarının tezlerini de içermektedir. Bu kütüphanenin bir bölümü Hatiplerin Şeyhi merhum Muhammed Ali Yakubi’nin edebiyat ve şiir dalındaki eserlerden oluşuyor. Ve yine bu kütüphanede yirminci asrın ortalarında yayınlanan ilmi dergiler bulunmaktadır.

13-     (A’lâmul Hidâye İlim Medresesi); bu medrese, din hizmetinde toplumu aydınlatan ileride İlim Havzasının üstatlarından ve geleceğin Müçtehidi olacak talebeleri yetiştirmektedir. Bu amaçtan dolayı yalnız üniversite mezunu öğrencileri almaktadır. Bu öğrenciler burada almış oldukları bilgiyle toplumu aydınlatmaya koyulacaklardır. Bu medresede İlim Havzasında verilen normal eğitimin yanında Tefsir dersleri, Kur’an ilimleri, Tarih, Nehcü’l Belağa vs. derslerde işlenmektedir. Bu dersler öğrenciye gerçekleri anlamakta Kuran ve Hadis kaynaklarını daha iyi anlamakta yardımcı oluyor.

14-     Fatimi çalışmalar merkezi; bu merkez her yıl Hz. Fatıma’nın şehadeti olan 3 Cemadi es-sani’de geleneksel Hz. Ali’nin (a.s) toplu ziyaretinde kurulmuştur. Bu ziyaret Hz. Fatıma’nın (s.a) şehadeti münasebetiyle büyük Taklit Mercii Ayetullah Şeyh Muhammet Yakubi’nin daveti üzere her yıl büyük bir katılımla Hz. Alinin (a.s) türbesi ziyaret edilmektedir.

Değerli taklit mercii Fatimi araştırmalar için bir merkezin açılmasını istedi. Bu merkezde o büyük hanımefendinin hayatı ve yaşamı hakkında yazılan kaynakların telif ve tahkiki ve O hatunun İslam toplumuna iyi bir şekilde anlatılması ve bu vesileyle İslam ümmetinin medeni gelişiminde büyük bir eser bırakmasını sağlayacaktır. Hicri 1434 yılında bu merkezin kurulmasıyla, Irak İslam toplumundaki sıkıntı yaratan kültürel, toplumsal ve psikolojik sorunları araştırmaya başladı. Bu alanda üniversite ve ilim Havzaları el-ele vererek düzenli çalışmalar sonucu gerçek bir hizmet ortaya çıkmaktadır.

Merkez, Hz. Fatıma (s.a) hakkında çeşitli kitaplar basmış, çeşitli konferans ve yarışmalar düzenlemiştir. Hz. Fatıma (s.a) hakkında yazılan kitapların fihristini çıkarmıştır.

15-     İslami araştırma ve geliştirme Enstitüsü; bu enstitü insan devletini oluşturmak için yönetme ve kişisel yetenekleri yaygınlaştırmak amacını taşımaktadır. Enstitünün hedefi, kültür derecesini yükseltmek, insanoğlunun yeteneklerini geliştirmesi için farklı ilmi çalışmalar yaparak asıl İslami düşünce ışığında farklı kurumların öncülüğünü yapıp yönetmeleri için gereken eğitim sağlanmaktadır.

Merkezin çalışmaları;

1-       Yönetim danışmanlığı

2-       Stratejik programlar sunmak

3-       Yönetici eğitim programlarının oluşturulması

4-       Eğitim programlarının tasarlanması

 

 

Medya kurumları;

a)       En-Naim uydu kanalı; Dini bir uydu kanalıdır. İslami bilincin gelişmesi, Ehlibeyt (a.s) maarifinin yaygınlaşması ve onların göstermiş oldukları ahlaki, eğitici bir toplum oluşturmak için farklı konuları işlemektedir. Kanal merkezi Basra şehrinden yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Necef, Bağdat ve Irak’ın birçok velayetinde şubeleri bulunmaktadır. Yüce taklit mercii Ayetullah Yakubi medyanın önemi ve İslam ümmetinin üzerinde konuşmaların önemi hakkında bazı açıklamaları vardır.

b)       Beyyinat uydu kanalı ( Ehlibeyt ekolünde Kuran); bu kanalın amacı Kuran ve İslam dinini batı topluluğuna tanıtmaktır. Bu kanal Arapça, İngilizce ve Fransızca dillerinde yayın yapmaktadır.

c)       El-Bilad radyosu; Bağdat’tan yayın yapıyor.

d)       El-emel radyosu; Basra’dan yayın yapmakta.

e)       Subulu’s Selam radyosu; Nasiriyye kentinden yayın yapıyor.

f)       Er-Remise radyosu; Semave kentinden yayın yapmaktadır.

16-     Büyük dini münasebetler; Ayetullah Yakubi tarafından başlatılan ve desteklenen programlardan birisi, Hz. Fatıma’nın (s.a) şehadet yıl dönümü olan Cemadiye’l Ahir ayının üçü her yıl toplu olarak Necef’te Hz. Alinin (a.s) türbesini ziyaretidir. Bu ziyarete büyük bir kalabalık katılarak Fatimi kültürün yayılmasında büyük bir etkisi bulunmaktadır. Bu merasimde Ayetullah Yakubi’nin konuyla ilgili konuşmasından sonra Hz. Alinin (a.s) türbesine kadar o büyük hanımefendinin temsili cenazesine katılıyorlar. Bu ziyaret hicri 1427 yılında başlatıldı.

İkinci münasebet, Hüseyni Mevkiplerdir. Üniversite öğretim üyeleri ve üniversite öğrencilerden oluşan, Aşura akşamı Kerbela buluşmasıdır. Saddam’ın devrildiği yıl başlatılmıştır. Bu merasim yirmi bini aşkın üniversite öğretim üyeleri ve öğrencileri düzenli bir şekilde Kerbela iniveresinden Hz. Hüseyin ve Hz. Abbas’ın (a.s) türbelerine kadar yürünmektedirler. Her üniversite ve fakülte öğrencileri kendi ismini taşıyan dövizlerle büyük desteler halinde harekete geçiyor. Bu merasimlerde üniversite öğrencilerinin Ayetullah Yakubi’ye olan sevgileri gözden kaçmıyor.

Aynı şekilde bu münasebetlerde ziyaretçilerin konaklama ve beslenmeleriyle ilgilenen komiteler bulunmaktadır. Bu ziyaretler yaygınlaşğından (İlim ve din topluluğu) ve (üniversiteliler ve ilim havzası topluluğu) oluşturularak uzun yıllar hizmet etmiştir. Daha sonra Erbain ziyaretinde üniversite öğrencileri tebliğ komitesine dönüştürülmüştür. 3 cemadi es-sâni Hz. Fatıma’nın (s.a) şehadetinde desteler halinde şirket etmektedirler.

 

 

İlaveler 3

 

Ayetullah Şeyh Muhammed Yakubi’nin düşünceleri hakkında üniversite öğrencilerinin yüksek lisan ve doktora tezleri;

1-       El-kimul ahlakiye fil fikr etterbevi el-İslami el-muasır el-merce el-Yakubi enumuzucen72./ Visam Ali Hatem. Doktora tezi.

2-       Et-Tenmiye el-Beşeriye fi fikril-imamiye, eşşeyh Muhammed Yakubi enmuzecen.73 / Meysem Saad Matar. Doktora tezi

3-       Eddelaletul Kuraniye inde şeyh Yakubi fi tefsirihi nurul kuran.74/Ahmet Zuheyr Abdulali.

4-       El-hicac fi kitabi hitabul marhale lişşeyh Muhammed Yakubi min 2003-2014.75/Samir Nasir Ali.

5-       etruhatul fikriye es-siyasiye indel merce el-Yakubi.76 / Sair Hadi Merhec.

6-       El-ilam el-İsalmi el-muasir beyne en-nezeriye ve et-tetbik fi fikri ve rive el-mercei ed-dini eş-şeyh Muhammed Yakubi.77/ İmad Naim Abd.

7-       Ayn merkezi tarafından basılan (el-ıslah) adlı dergide Ayetullah Yakubi’nin farklı konularda ıslah hareketinin detaylarını sunmaktadır.

Ayetullah Muhammed Yakubi’nin hayatı projeleri ilmi ve fiili çalışmaları hakkında çok sayıda eser kaleme alınmıştır onlardan bazıları;

1-       (el-kevaidul fikhiyye fi musuetu (fıkhul hilaf) lil-merce el-Yakubi)78/Dr. Şeyh Muhammed Saidi (3cilt).

2-       Tarihi Yakubi79./Kemal Seyit.

3-       El-merceiyetu-er-reşide fi buudiha er-risali vel-hereki.80/Faysal Ettemimi.

4-       Eş-şeyh Muhammed el-Yakubi minel-vilade iler-riyade.81/Muhammed Muhakkik el-Efgani.

5-       El-merceiye tukavvidul mucteme.82/Abdulazim el-Esedi. (3 cilt).

6-       Şuruku eş-şems83./Selim El-Hisani.

7-       El-usul es-sikafiye fi şahsiyeti eşşeyh Yakubi84./Abdulazim el-Esadi.

8-       Eşşeyh Yakubi el-merceiyetu el-ictimaiye85./hazırlayan Ennevaris yayınları.

9-       Siyahe fi fikril merceiye86./Ali Halife Cabir.

10-     Durus fi terbiyeti en-nefs ve tehzibuha87./Samir Hâkim Es-Saidi.

11-     Mukaribetun menheciye tefsiriye beyne el-allame et-Tabatabai ve eş-şeyh Muhammed Yakubi88./Dr. Emced ETTAİ.

12-     Kabes min nur89./Muhammed Taki el-Mumin.

13-     Mebde et-teayuş es-silmi fil-menzur el-islami ve fikri el-merce el-Yakubi ve er-rey el-alemi90./Faysal Et-Temimi.

14-     Zahiretu tedcin el-şuubtahlil vifk reey, semahetul merce el-Yakubi10./Faysal et-Temimi.

15-     Dövletul insan fi fikri el-merce el-Yakubi92./B,r grup araştırmacı tarafından kaleme alınmıştır.

16-     El-islahu el-siyasi vel-ictimai inde merce el-Yakubi93./Semra el-kazimi ve Ahmet el-Bediri.

17-     Mealim el-fikri el-siyasi lilmerce el-Yakubi94./Muhammet muin el-Razavi ve Hasan Reşk Feyyaz.

18-     Mekanizmat el-alaka maal garp, ruyetu el-merce el-Yakubi lil alaka maal garp95./Muhammed Taki el-Mumin.

19-     El-kiyadetu el-vaiye, el-merce el-Yakubi enumuzecen96./Muhammed Taki el-Mumin.

20-     Eser hitab el-merce el-Yakubi fi el-kuvat el-musallehe97./Muhanned Elcezairi.

21-     El-merce el-Yakubi ve teshihi el-mefahim98./Faysal el-Temimi.

22-     Karaatun fi hitab el-merhale99./Ali İsaf

23-     Tahaddiyat el-gazv el-sikafi ve aliyat el-muvacehe100./ Ahmet el-Bediri

24-        El-mesel el-aala, min vahyi kelimat el-şeyh el-Yakubi101./ Ali el-İbrahimi

25-     El-şebab emel el-ümme, fi fikri el-merce el-Yakubi102./ Muhammed Taki el-Mumin

26-     Islahu el-vakt, fi tevcihatu el-Kuran ve el-sunne ve el-merceiye103./ el-Seyid Eyyub Ahmed el-Musevi

27-     Kevarir ve ezahir tarif bimekaneti el-meraa ve mesuliyetiha fi hitab el-merce el-Yakubi104./ Muhammed Taki el-Mumin

28-     El-menhec el-fikri ve el-hareki inde Ehlulbeyt (a.s) min vicheti nazar el-merce el-Yakubi105./ Abdulhadi el-Zeydi, Dr. Sair el-Akili, Muhammed el-Naci

29-     Vilayet emr el-ümme106./ Said el-İzari, Ahmed el-Musevi

30-     Min sikafetu Aşura fi davi fikri el-merce el-Yakubi107./Abdulazim el-Esadi

31-     El-taaddudiye fi el-Kuran ve el-sunne, karaatun fi tevcihat el-merce el-Yakubi108./ Eyyub Ahmed el-Musevi

32-     Hukuk gayri el-Müslimin fi itar el-taaddudiye el-diniyye109./ Şahabuddin el-Hüseyni

33-     Tesil el-ruşd el-İslami fi davu irşadat el-merce el-Yakubi110./ Dr. Muvaffak Mecid ve Eyyub Ahmed el-Musevi

34-     El-kanun el-Caferi, ehadu el-ehdaf el-istirateciye lil-merceiyet el-reşide111./ Kasım el-Diraci

35-     El-meşari el-şeytaniye lilmentaka, keraetun fi hitab el-merce el-Yakubi112./ Salah Hasan Cabir

36-     Taşhis el-kiyade vel-merceiyye beyn el-muahhilat vel-iddaat bihasabi ruyetu el-merceiyye el-Yakubi113./ Samira el-Kazimi

37-     Hel el-tetbir şaire? Dirasetun fi hitab el-merce el-Yakubi114./ Salah Hasan Cabir